Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yılmazkaya 30 Milyar doların hesabını sordu

Milli Eğitim Bakanlığının 2019 yılı bütçe görüşmelerinde çarpıcı açıklamalarda bulunan CHP Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya, Plan ve Bütçe Komisyonunda, 30 milyar dolarlık FATİH Projesini eleştirdi.

Haber Giriş Tarihi: 09.11.2018 13:34
Haber Güncellenme Tarihi: 07.12.2023 01:44
Kaynak: İHA
Yılmazkaya 30 Milyar doların hesabını sordu

Plan ve Bütçe Komisyonunda Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a "30 milyar doları eğitime harcamanın en iyi yolu bu proje mi?" diye soran Yılmazkaya, "Eğitimde fırsatları artırma ve teknolojiyi iyileştirme iddiasıyla 2011 yılında başlatılan FATİH Projesi altı yıl sonra yeniden yapılandırıldı. Sayıştayın denetimlerine "Millî Eğitim Bakanlığının gerçekleştiremediği hedefler" olarak yansıyan projenin maliyeti 30 milyar dolar olarak belirtilmekte. Yedi yılda 30 milyar dolar bütçeli bir proje ve sonuçta hâlâ İngilizce bilmeyen, teknoloji okuryazarı olmayan bir gençlik, aşağıya giden PISA skorları ve artan genç işsizliği nasıl değerlendiriyorsunuz?" dedi.

Din eğitimindeki yanlışlar sonucu çocukların deizme kaydını belirten Yılmazkaya, konuyla ilgili Diyanetinde bu konuyla ilgili uyarılarını hatırlattı.

Yımzakaya, Mahallelerde özellikle öğrencilerimizin verilmesine zorladığımız imam-hatip okullarındaki din eğitimindeki yanlışlara değinerek, "Bu eğitimleri sırasındaki dinî öğretimdeki yanlış uygulamalar ve pratikler sonucunda akıl yargılaması içine giren gençlerimizde deizm inancında artış olduğu görülmüştür. Bu konu Diyanet İşleri Başkanlığımızca da belirtilmiştir. Bakanlığınızın bu konuda çalışma yapıp yapmadığını öğrenmek istiyorum" dedi.

Hazine ve Maliye Bakanlığından sonra en büyük bütçeye sahip olan MEB bütçesinin 12 saat süren görüşmelerinde Yılmazkaya, Bakan Selçuk'un diğer bakanlardan daha hassas olması gerektiğini ifade etti.

Yılmazkaya, TBMM Palan ve Bütçe Komisyonunda, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesiyle ilgili yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi;

"Sayın Bakan;

Sayıştayın denetimlerine "Millî Eğitim Bakanlığının gerçekleştiremediği hedefler" olarak yansıyan FATİH Projesinin maliyeti 30 milyar dolar olarak belirtilmekte. Vatandaşın parasıyla yani vergileriyle hazırlanan bu bütçenin nerelere harcandığı noktasında şu sorunların cevabını öğrenmek istiyorum;

30 milyar dolarlık FATİH Projesi kapsamında kaç okulda ve kaç derslikte bu proje hayata geçirildi? Kaç öğrenciye tablet dağıtıldı? Bu tabletlerin kaçının şifresi kırıldı? Kaçı aileleri tarafından satıldı acaba? FATİH Projesi'nin ihalesini alan firmaya bugüne kadar ne kadar ödeme yapıldı? Bundan sonra ne kadar ödeme yapılacak?

Sormak istiyorum. Bakanlığınızla ilgili en önemli husus olan öğretmenlerimizle ilgili konuşmak istiyorum. Öğretmenlerimiz maalesef şımarık öğrenciler ve bencil velilerden çok çekmekte ve meslekleri âdeta işkence hâline gelmiştir. Her veli kendi çocuğunu prens ve prenses olarak görmekte ancak vermesi gereken aile içi eğitimi vermediğinden velilerimiz bu kendi eksikliklerini okullara, öğretmenlerimize yıkmaktadır. Sonuçta, bencil, şımarık nesiller yetişmektedir. Bu durumu ve öğretmenlerimize olan baskıyı azaltmak için velilere yönelik zorunlu eğitim seminerleri düzenlenmelidir ve idarecilerimiz, müdürlerimizin veli baskısına maruz kalan haklı öğretmenlerimizi koruyup savunması gereklidir diye düşünüyorum.

Yine kaynak kitaplar konusunda bir şeyler söylemek istiyorum. Bildiğiniz gibi kaynak kitaplar devlet okullarında yasak. Eşitlik gereği veya alamayanlar var diye düşünülüyor bildiğim kadarıyla ancak özel okullarda serbest olunca eğitim zenginliği olmakta ve her iki gruba aynı sınavlar yapılmakta. Bu da sınav başarısı için haksız rekabete neden olmaktadır. Bu konuda da olabilecek kadar yeterli düzenlemenin yapılması gerekir diye düşünüyorum.

Yine, mahallelerde özellikle öğrencilerimizin verilmesine zorladığımız imam-hatip okullarındaki din eğitimindeki yanlışlar Sayın Bakanım. Bu eğitimleri sırasındaki dinî öğretimdeki yanlış uygulamalar ve pratikler sonucunda akıl yargılaması içine giren gençlerimizde deizm inancında artış olduğu görülmüştür. Bu konu Diyanet İşleri Başkanlığımızca da belirtilmiştir. Bakanlığınızın bu konuda çalışma yapıp yapmadığını öğrenmek istiyorum.

Hazır YÖK Başkanı da buradayken bir soruna, bir konuya da değinmek istiyorum. Bildiğiniz gibi üniversite ve akademik camiasında aralıklarla değiştirilen doçentlik kriterleri mevcuttur. Bu kriterlerin ağırlığı bilimsel yayın ve çalışmalar üzerine kurulmuştur. Evet, birçok branşta bu uygulama doğru olabilir ancak özellikle tıp dalında ve tıbbın girişimsel branşlarında, cerrahi gibi, teoride ve bilimsel yayınlarda uygun kriterleri olan fakat pratikte deneyimi olmayan birçok arkadaşımız yeterli branş ve hekimlik deneyimi olmadan doçent olmuş ve sonra profesör olabilmektedir. Sonuçta da, kendisi pratikte yeterli olmadığından, asistanlara, uzmanlara eğitimde ya da hastaya fayda da iyi sonuçlar alınamamakta ve kötü sonuçlara neden olmaktadır. Bu durumda, özellikle pratik yoğunluklu girişimsel branşlarda doçentlik kriterlerine bu branşların derneklerin fikrini de alarak mevcut kriterlere, belli beceri ve deneyim sayısı konmalıdır diye düşünüyorum. Bakanlık bütçenizin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum."

Kaynak: İHA

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.