Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#konferans

Güncel Gazete - konferans haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, konferans haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Akgül’den ''Kur'an, Kainat ve İnsan" Konferansı Haber

Akgül’den ''Kur'an, Kainat ve İnsan" Konferansı

İstanbul Emekli Baş Vaizi Mustafa Akgül tarafından Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda ''Üç Kitap; Kur'an, Kainat ve İnsan" konferansı verildi. GAÜN Dayanışmaya Umut Yolu Topluluğu tarafından düzenlenen konferans, GAÜN İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden Bilal Nadir Özcan Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Konferansın açılışında konuşan GAÜN İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Çınar, İstanbul Emekli Baş Vaizi Mustafa Akgül’ün 45 yıl diyanete hizmet ettiğini belirttiği konuşmasında; “Hocamızın mutlu aile diye bir projesi vardı, değerlendirmeleri genelde sahadan, halkın içinden geliyor. Bu açıdan çok önemli. Mevlit kandili nedeniyle Gaziantep’e teşrif buyurmuşlardı. Sizlerin 45 yılını sahaya, din hizmetine vermiş bir alimi, bir hocayı dinleyip tecrübesinden istifade etmenizi temenni ediyorum” diye konuştu. İstanbul Emekli Baş Vaizi Mustafa Akgül konuşmasında, bu üç kitabı Kur’an-ı Kerim’i, Kainat kitabını ve İnsan kitabını mezcederek, üçünü bir karıştırarak günümüz insanlarına takdim etmek zorundayız diyerek; “Eğer dine hizmet etmek istiyorsak, anlattığımız kafaya yatsın istiyorsak kafaya yatan da kafada kalsın istiyorsak bu üçünü birleştirerek sunmak mecburiyetindeyiz. Akşama kadar ayet, hadis oku eğer kainat kitabından bir şey yanına koymazsan, akşama kadar tevrattan bahset ama insandan bahsetmezsen muhataba istenilen neticeyi veremezsin, kazandıramazsın. İlahiyat ve diyanet camiası olarak hayata geçirebilsek; üç kitabın beraberce mezcedilerek birbirleriyle nasıl uyum içinde olduğunu göstererek insanlara sunma işini başarabilsek dünyanın inanç haritası değişecek” şeklinde konuştu. BİZ İMANA TALİBİZ İstanbul Emekli Baş Vaizi Akgül konuşmasının devamında şunları söyledi: “Herkesin sınırı, madeni, toprağı kendinin olsun. Biz imana talibiz. 7 milyar insanın bugün 1 milyar 700 küsuru Müslüman diğerleri gayri Müslim. Kur’an-ı Kerim’in, Kainat kitabının ve İnsan kitabının bir uyum içinde olduğu inanç ve iddiasındayız. Bazıları Kur’an-ın kainatla, insan vücuduyla ne alakası var diyor. Hatta bir kısmı camiye, bir kısmı mezarlığa hapsedilecek bir kitap olarak görüyor maalesef. Hem camide hem de mezarlıkta okunabilir, okunmalıdır da. Kur’an-ı Kerim’i gönderen kim? Allah. Kainatı yaratan kim? Allah. İnsanı yaratan kim? Allah. Öyleyse bunlarda niye çelişki olsun. Eğer çelişki varsa ya biz ayeti anlayacak seviyeye gelmemişiz ya ilim o ayetin mesajını kavrayacak seviyeye gelmemiş ya da yorum hatası bizde demektir. Gönderen bir yaratan bir ise bunların ana madeni aynıdır, çelişkisi düşünülemez, mutabıktır, birbirini izah eder ama bizim onu yakalayıp da insanlara sunmamız gerekir, bütün vazifemiz bu.”

GAÜN'de konferans Haber

GAÜN'de konferans

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Atatürkçü Düşünce Topluluğu tarafından düzenlenen konferansta, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Acar tarafından “Ord. Prof. Dr. Zeki Velidi Togan'ın Kişiliği ve Türkiye'de Genel Tarihi Araştırma - Gelişmesindeki Rolü'' konferansı verildi. GAÜN Ömer Asım Aksoy Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansta konuşan Doç. Dr. Serkan Acar, Ord. Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna doğrudan katkı sağlayan Türk aydınlarından birisi olduğunu söyledi. Ord. Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’ı dönemin aydınlarından ayıran farklı özellikleri olduğunu belirten Doç. Dr. Acar, Rusya Türklerinden olmasının yanı sıra Rusya’nın akemisinden geçmiş olmasının önemine dikkat çekti. Doç. Dr. Acar, “Başka bir özelliği ise hem akademik hem de siyasi kişiliği olan bir zattır. Rusya Türklerinden Başkurtlara mensuptur. Bu yıl 100. Yılı kutlanan Bolşevik devriminin yapıldığı yıllarda liderleriyle doğrudan görüşen biridir. En belirgin özelliklerinden birisi ise hiçbir zaman siyasi faaliyetleri akademik çalışmalarının önüne geçmemiş olması. Yılmaz Özturan’ın da dediği gibi, ‘Zeki Velidi Togan gelmiş geçmiş en büyük Türk tarihçisidir’. Uluslararası düzeyde, Amerika’da, Avrupa’da, Uzak doğuda, Hindistan’da, İran’da sözüne itibar edilen en önemli Türk tarihçilerinden birisidir. Türkiye’de, Genel Türk Tarihi Anabilim dalını Zeki Velidi Togan’’ın kurduğunu söyleyen Doç. Dr. Acar, “1925 Yılında Türkiye’ye ilk geldiğinde faaliyetlerine girişir fakat bazı talihsizlikler yaşadığı için 1932 yılından sonra Türkiye’den ayrılmak zorunda kalır, Almanya’da doktora çalışmalarını yapar, 1939 yılında tekrar Türkiye’ye döner ve İstanbul Üniversitesi’nde Genel Türk Tarihi kürsüsünü kurar. Küçük yaşlarda hem batı dillerini hem de doğu dillerini öğrenmiş. Arapça, Farsça’nın yanı sıra Türk lehçelerini de bildiği ve Rus mekteplerinde okuduğu için Rusça’yı da bilmektedir. Dünyanın hem doğusunu hem de batısını tanıyan bir alim olduğu için bu onu uluslararası camiada çok önemli bir yere yerleştirmiştir” diye konuştu. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şehmus Demir’in açılış konuşmasından sonra söz alan GAÜN Fen- Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yunus Emre Tansü, programın; Atatürkçü Düşünce Topluluğu ve Yurtdışındaki Türkler ve Akraba Toplulukları Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin ortak faaliyeti olduğunu belirterek, Ord. Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’ın Türk tarihi, Türk dünyası üzerine çalışan, Atatürk, İnönü ve Menderes döneminin tarihçilerinden birisi olduğunu ifade ederek, bu büyük bilim adamını bir kez daha Rahmetle andıklarını söyledi. Konferansa, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şehmus Demir, Genel Sekreter Doç. Dr. Ayhan Doğan, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hülya Erol, Yurtdışındaki Türkler ve Akraba Toplulukları Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yrd. Doç. Dr. Yunus Emre Tansü ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Bergen: Şehir kanunumuz niye yok? Haber

Bergen: Şehir kanunumuz niye yok?

Türkiye’deki mevzuatlarda Köy kanunu, büyükşehir kanunu olduğunu, fakat şehir kanunu olmadığını ifade eden Yazar Bergen, akademisyenlerin şehircilik kanunu hazırlamadığına dikkat çekerek şöyle devam etti:  “Şehir kanunu teklif etmiyorlar. Eğer Müslüman olduğumuzu iddia ediyorsak, ister kültürel Müslüman olalım ister gerçekten İslam’ı bir hayat nizamı olarak kabul edelim ama Türkiye batıdan farklılığı sonuç itibariyle bu ülkede yaşayan herkesin kültürel anlamda dahi Müslüman olarak görüntüsüdür batıya göre. Bu anlamda bile baksak bir şehri nasıl kuracağız sorusunun cevabını vermemiz lazım. Bunu da tabi kendi kaynaklarımıza göre vermemiz lazım. Bu kavramın temeli olarak Kabe’yi öneriyorum. Çünkü Kabe’nin anlamı, kübik en yüksek bina demek. Bir şehirde en yüksek bina ibadethane olması gerekiyor. Mesela, Ayasofya şehrin en yüksek binası. Bu kültür sadece bize ait olan bir şey değil. Hz. Adem’den beri gelen şehir teorisinin sebebi bu çünkü Kur’an’da ‘şehirlerin anası’ diyor. Bu da Mekke’ye göre beyan edilmiş bir ifadedir. Yeryüzündeki bütün şehirler Mekke’ye bakarak, onu şehrin anası olarak görerek inşa edilmiştir. Biz de buradan hareketle şehrin en yüksek binasını ibadethane olduğunu düşünerek kurmamız lazım ki Gaziantep’e eski fotoğraflara baktım. Diğer binalara göre hep ibadethaneler yukarıda, demek ki bu bir ölçüdür.”  ŞEHRİN ÜÇÜNCÜ AYAĞI MAHKEMEDİR Şehirlerin ikinci gözde unsurunun pazarlar olduğunu vurgulayan Yazar Bergen, pazarların kentin hayat felsefesinde önemli bir gösterge olduğunu kaydederek şunları söyledi: “Klasik bütün İslam şehirlerinde bir pazar var. Bu pazar insanın insanı aldatmadığı, yani ‘bizi aldatan bizden değildir’ mantalitesiyle kurulmuş bir pazar. Dolayısıyla pazarı da böyle inşa etmemiz gerekiyor. Şehir bu anlamda iki merkezli. Şehrin üçüncü ayağı da mahkemedir. Ahi Evran yaşamış olduğu bölgelerde Kayseri var onun gibi şehirlerde esnafların halkla olan çatışmalarını safların kendi aralarındaki hukuki ihtilafları çözen bir hakem, yargıçtı aynı zamanda. Bugün bir mal aldınız, verdiniz bozuk, arızalı çıktı. Malı aldığınız anda dahi değiştiremiyorsunuz. Size diyor ki servise götürün serviste halledin diyor. Size bir sürü prosedür koyuyor. Bu klasik İslam şehrinde bu iş böyle değildi. Anında çözen bir mekanizma vardı ve orada tüketiciyle satıcı arasındaki veya satıcıların kendi aralarındaki borç ilişkileri anlamında anında çözülürdü. Şehri eğer biz bu üç mesele üstüne bina edersek bugünkü dünya küresel kentleşme düzenine doğru gidiyoruz şu anda buna karşı bir rezervimiz olur.” GAÜN Fen Edebiyat Fakültesi Ömer Asım Aksoy Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansın sonunda, Yazar Lütfi Bergen’e teşekkür eden GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, Halep’te Adım Adım Osmanlı’nın İzinde Kitabı’nı hediye etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.