Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#suriyeli

Güncel Gazete - suriyeli haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, suriyeli haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gaziantep’te mülteci çocuklara spor etkinliği Haber

Gaziantep’te mülteci çocuklara spor etkinliği

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi iş birliği ile yapılan projede Suriyeli çocuklar sporla buluşturdu. Yaşları 6-12 arasında değişen 300 çocuk, eğitmenleriyle birlikte salonda tekvando, badminton, karate, güreş, voleybol ve basketbol branşında eğitim görüyor. Düzenlenen programda açıklamalarda bulunan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ali Aslan, şehirde yaşayan Suriyeli çocukların topluma entegrasyonunun sağlanması bakımından “Çocuklar İçin Sportif Eğitime Destek Projesi”ni önemsediklerini kaydetti. Aslan, “Bu tür etkinlikleri destekliyor ve önemsiyoruz. Hem Suriyeli hem de kendi çocuklarımız için önemli bir proje. Çünkü suçu ve terörü önleyecek ve engelleyecek en önemli unsur spordur. Ve bu çocukların topluma entegrasyonu çok önemli. Bu entegrasyonda ise en önemli araç bu tür sosyal faaliyetlerdir. ” dedi. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Spor Kültürü ve Olimpik Eğitim Komisyonu Başkanı Bilal Porsun ise Sporun çocuklar için çok önemli bir etkinlik olduğunu belirterek, “ Biz düşündük belki de Suriyeli çocukların birçoğu ülkesine dönemeyecek. Bizim çocuklarımız ile adapte olması lazımdı. O kapsamda buradaki etkinliği başlattık. Burada yarı yarıya spor yapma imkanı olmayan Türk çocukları ile Suriyeli çocukların birleştiği ve 6 branşta eğitim gördükleri bir program düzenledik” diye konuştu. “Çocuklar İçin Sportif Eğitime Destek Projesi” ile Suriyeli çocukların hem spor yoluyla kaynaşmalarını sağlamak, hem de fiziksel olarak daha sağlıklı yetişmelerine katkıda bulunmak amaçlandı. Proje kapsamında yaşları 6-12 arasında değişen 300 çocuk, sportif faaliyetlere katılırken, Güreş ve Jimnastik milli sporcular Fatih Cengiz, Jimnastik alanında ise Göksu Üçtaş ve Ferhat Arıcan etkinliğe katıldı.

Küresel Güney-Güney Kalkınma Fuarı 2017 Haber

Küresel Güney-Güney Kalkınma Fuarı 2017

Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Mesleki Eğitim ve Danışmanlık Merkezi (GSO-MEM) Yönetim Kurulu Başkanı ve GSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adnan Ünverdi, GSO tarafından kurulan GSO-MEM’de Suriyelilere mesleki eğitimler vererek nitelik kazandırıp ekonomiyi büyütmeye çalıştıklarını söyledi.Ünverdi, Birleşmiş Milletler (BM) organizasyonunda Türkiye ev sahipliğinde Antalya'da düzenlenen, "9. Küresel Güney-Güney Kalkınma Fuarı 2017" çerçevesinde, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Ofisi tarafından, Suriye Krizinin Sosyal, Ekonomik ve Mekansal Etkilerinin Azaltılmasında Dayanıklılık başlıklı özel oturuma katıldı.Katılımcılara Gaziantep sanayisi hakkında bilgiler veren Ünverdi, GSO tarafından, sanayicilerin imalatta en çok karşılaştıkları sorunlardan biri olan kalifiye eleman ihtiyacına cevap verebilmek ve bölge sanayisinin teknik alt yapısına destek vermek amacıyla 20 atölye, laboratuvar ve 28 eğitim salonu bulunan, GSO-MEM’i kurduklarını kaydetti. GSO-MEM’in, eğitimin istihdamla uyumunu güvence altına alarak nitelikli insan kaynağının oluşmasına öncülük ettiğini belirten Ünverdi, yerel ve ulusal- uluslararası ölçekte tanınan, etkin ve saygın bir uluslararası kurum olma vizyonu ile hizmet vermeye devam edeceklerini ifade etti. Türkiye ve Avrupa’daki çeşitli mesleki eğitim merkezi örneklerinin incelenerek GSO-MEM’i kurduklarını anlatan Ünverdi, “GSO-MEM, GSO’nun koordinatörlüğünde, merkezi Gaziantep’te bulunan İpekyolu Kalkınma Ajansı’nın destekleri ve Gaziantep Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nün işbirliği ile OSB’de yaklaşık 11 bin metrekare kapalı alanda kuruldu. Sanayinin mevcut çalışan personeline meslek geliştirme eğitimleri, meslek sahibi olmak isteyen gençler, kadınlar engelliler, göçle Gaziantep’e gelen ve dezavantajlı gurup olarak nitelendirilebilecek tüm işsizlere meslek edindirme eğitimleri, işletmelere kurumsallaşma eğitimleri, çalışanlara kişisel gelişim eğitimleri, mesleki yeterlilik sınavına girecek olan kişilere de yeterliliğe dayalı eğitimler veriliyor” dedi.Merkezde, ülkemize gelen Suriyelilere meslek edindirme eğitimleri de verildiğini ifade den Ünverdi, “Sanayi ile işbirliği içinde, mesleki gelişim odaklı eğitimler hazırlanarak istihdam imkanlarının artırılması amacıyla yola çıktık. Başta Gaziantep olmak üzere bölge sanayi yapısı göz önünde bulundurularak ihtiyaç olan meslek kollarında düzenli eğitimler verilerek, işletmelerin kalifiye personel sorunlarına çözüm üretilmesini amaç edindik” diye konuştu. Suriyelilere nitelik kazandırıp ekonomiyi büyütmeye çalıştıklarını vurgulayan Ünverdi, "Suriye'den başka ülkelere giden iş adamlarını da buraya çekmeye çalışıyoruz. Böylece hem kendi ülkelerine yakın çalışabilecekler hem de Suriyelilere istihdam sağlayabilecekler" şeklinde konuştu.Ünverdi, bir Suriyeli işçi alma sürecinin özel sektör için ortalama 45 gün sürdüğünün altını çizerek, bu sürecin kısalması gerektiğini sözlerine ekledi.

Gaziantep'te yaşayan 150 bin Suriyeli nerede? Haber

Gaziantep'te yaşayan 150 bin Suriyeli nerede?

Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya Gaziantep Üniversitesinde düzenlenen Şehir ve Mülteci konulu panele katıldı. Vali Yerlikaya Suriyeli sığınmacılarla ilgili Türkiye’de bir kayıt sorunu olduğunun altını çizdi.“Türkiye’de sığınmacılarla ilgili kayıt sorunu var”Vali Yerlikaya Türkiye’de sığınmacılarla ilgili kayıt sıkıntısı yaşadıklarını belirterek, “Türkiye genelinde sığınmacı kardeşlerimizle ilgili bir kayıt sıkıntısı var. Bunu bir an önce aşmamız gerekiyor. Suriyeli plakaların Türk plaka sistemine dönüştüğü gibi bir sistemi derhal hayata geçirmemiz lazım. Gaziantep’teki Suriyeli sayısı resmi kayıtlara göre 343 bin ama benim düşünceme göre 500 bine yakındır. Diğerleri hala kayıt altına alınmadı. Bizim bunu bir an önce çözmemiş gerekiyor. Çünkü kayıtsız olan Suriyelilerin sayısı azımsanacak bir rakam değil. Gaziantep'te 150 bine yakın kayıtsız Suriyeli var, ve ben sadece 235 bin Suriyelinin ikametgahını biliyorum. Geriye kalanların nerede yaşadıklarını bilmiyorum. Bunun için şehrin gelecek planlamasını yapmakta sıkıntı çekiyoruz” dedi.“Suriyelilerin istedikleri şehirde gelişi güzel şekilde yaşaması yanlış”Suriyelilerin istedikleri şehirde gelişi güzel şekilde yaşamasının yanlış olduğunu ifade eden Vali Yerlikaya, “Suriyeli sığınmacıların ülkeye kabul edilmelerinden itibaren istediği vilayette yaşamayı kendilerine bırakmışız. Bu yanlış bir uygulamadır. Bizim hangi ilde hangi ilçede hangi özellikte misafirlerimizi ikamet ettirmemiz gerekir diye bir planlama yapmamız gerekir” şeklinde konuştu.Gaziantep’te doğumların yüzde 15’ini Suriyelilerin oluşturduğunu belirten Vali Yerlikaya, “2012-2017 5 yılda şehrimizde 373 bin 949 doğum olmuş. Bunun 53 bin 512 toplan doğumların yüzde Suriyeli sınmacı kardeşlerimizin” diye konuştu.

Sağlığına Anka'da kavuştu Haber

Sağlığına Anka'da kavuştu

Suriyeli 23 yaşındaki Basel Hasain'in eşi 22 yaşındaki Vela Hasain, Gaziantep Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi'nde bir erkek bebek dünyaya getirdi. 2 kilo 800 gram ağırlığında doğan bebeğin ilk muayenesinde omurilik kesesinin dışarıda olduğu tespit edildi. Özel Gaziantep Anka Hastanesi'ne sevk edilen bebek, burada vakit kaybedilmeden ameliyata alındı. Özel Gaziantep Anka Hastanesi'nde Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Karasu tarafından yapılan başarılı operasyonla belindeki açık sinir kılıfları kapatılıp yarası onarılan bebek, ameliyatın ardından yeni doğan yoğun bakım servisinde tedaviye alındı. Başarılı operasyonu gerçekleştiren Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Karasu operasyonla ilgili şu bilgileri verdi. "Anne rahmindeyken talihsiz şekilde omurgasının gelişmemesi sonucu belinde kese yarası ile doğan bebek hastanemize getirildiğinde hemen ameliyata aldık ve belindeki açık olan sinir kılıflarının kapatıp yarasını onardık. Ardından yoğun bakım servisinde tedavisine devam edildi. Bebeğimizin sağlık durumu şu an iyi, artık taburcu edeceğiz" dedi "DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGELERİNDE BU HASTALIĞIN GÖRÜLME SIKLIĞI FAZLA" Her bebeğin bu kadar şanslı olamayacağını da dile getiren Op. Dr. Karasu, ayrık ya da açık omurga hastalığı olarak bilinen spina bifida hastalığına dikkat çekti. Op.Dr. Karasu," "Anne karnındayken omurilik kanalının gelişmemesi sonucu meydana gelen, sırtta ya da belde kese şeklinde açıklık oluşması durumuna Spina bifida ya da açık omurga rahatsızlığı denilmektedir. Spina bifida önemli ve ağır bir hastalıktır. Maalesef ülkemizde sıklığı da yüksektir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde artış gösteren doğumsal, çok ciddi ve ağır bir hastalık olan spida bifida toplum tarafından pek bilinmiyor ve önemsenmiyor. Her bin doğumdan üçünde spina bifida görülmektedir. Şu anda dünyada 10 milyondan fazla spina bifida hastası bulunmaktadır. Günümüzde her doğan çocuk da sipina bifida olabilir. Spina bifida; anne karnında gelişen ve omurga ile omurilik sinirlerinin geçtiği kanalla ilgili bir kusurdur. Değişik derecelerde ayaklarda tutmama ve felçlik, bununla birlikte idrar ve gaitasını hissetmeme ve beyin omurilik sıvısının (BOS) döngüsünü de etkilediği için beyinde su toplama (Hidrosefali) şikayetleri ile hastalık kendini gösterir. Hastalığın sebebi tam olarak bilinmese de gelişimini etkileyen bazı faktörler deneysel olarak ortaya konmuştur. Bunlar arasında bir B vitamini türü olan folik asit eksikliğinin, genetik, beslenme ısı faktörleri, sigara, alkol, ilaçlar, çevre faktörleri gelmektedir. Bunlar özellikle hamileliğin ilk bir ayında etkilidir "diye konuştu. "GEBELİK ÖNCESİ VE GEBELİK BOYUNCA FOLİK ASİT KULLANIMI ÖNEMLİ" Bebeğin yeni doğan yoğun bakım ünitesinde tedavisini ve takibini yapan Özel Gaziantep Anka Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlusu, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Neonatoloji Uzmanı Prof.Dr. Ercan Sivaslı ise, spina bifida hastalığı ile ilgili şu uyarılarda bulundu "Doğum öncesi yaşamda nöral tüp denilen omurilik kanalı üçüncü haftada kapanmaya başlar. Eğer kapanma gerçekleşmezse, nöral tüp defektleri olarak adlandırılan ansefalosel, meningomiyelosel ve ayrık omurilik malformasyonu vb. şeklinde defektler ortaya çıkar. Omurilik anomalileri en sık görülen doğuştan gelişen anormalliklerdendir. Dünyada 1000 doğumda 1- 6.5 oranında görülür. Ayrık omurilik anormalliğinin tek bir nedeni yoktur. Çevresel ve genetik pek çok faktör rol oynamaktadır. Bir ailenin bir çocuğunda bu anormalliğin olması halinde bir sonraki gebelikte tekrarlama riski de %2-3 oranında artmaktadır. Irk, coğrafi şartlar, sosyo ekonomik durum, beslenme, vitamin eksiklikleri, antiepileptik ilaçlar, obezite ve ateş bu anormalliklerin ortaya çıkmasını artırıcı faktörler olarak bilinmektedir. Annenin şeker hastalığının olması bu riski 3 kat artırmaktadır. Bu sorun önlenebilir bir durumdur. Anne adaylarının gebe kalmadan önce, gebelik düşündükleri anda folik asit kullanmaya başlamaları gerekir. Gelişmiş ülkelerde gıdalara folik asit ekletilmektedir. Bu tür anormalliği olan ve doğumdan önce problemi fark edilen bebeklerin deneyimli, neonatolog (yenidoğan uzmanı) ve beyin ve sinir cerrahisi uzmanının bulunduğu merkezlerde doğması çok önemlidir. Yenidoğan ile beyin ve sinir cerrahisi uzmanının beraber çalışması, operasyonun en erken dönemde yapılması, sakatlık ve ölüm oranlarını ciddi şekilde azaltmakta, bebeğin uzun dönem sonuçlarının daha iyi olmasına yol açmaktadır." Bebeklerinin sağlığına kavuşması ile büyük mutluluk yaşayan Vale ve Basel Hasain, Laith adını verdikleri bebeklerini kucaklarına alıp sevinç gözyaşları döktüler. İlk bebeklerinin hayatını kaybettiğini, ikinci bebeklerini de kaybedeceklerini düşünüp çok korktuklarını dile getiren Suriyeli çift, "Biz, amca çocuklarıyız. Bu durum akraba evliliğinden kaynaklı olabiliyormuş. Çok şükür bebeğimiz sağlığına kavuştu. Türk vatandaşlarının yararlandığı sağlık hizmetinden ayrım yapmaksızın bizim de yararlanmamızı sağlayan Özel Gaziantep Anka Hastanesi yönetimine ve bebeğimizin yaşaması için elinden geleni yapan değerli doktorlara çok teşekkür ederiz" dedi.

 Şahin: "Biz ilk önce kendi vatandaşımızı düşünüyoruz’’ Haber

 Şahin: "Biz ilk önce kendi vatandaşımızı düşünüyoruz’’

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin programda yaptığı açıklamada, Suriyelilere vatandaşlık verilmesi konuşunda ilk olarak kendi vatandaşlarını, kendi esnafını düşünerek, onların rahat edeceği bir model üzerinde onlarında görüş ve önerilerini alarak çok net bir duruş sergilediklerini vurguladı. "5 YIL GEÇTİ MİSAFİRLİK BİTTİ"                      Şahin, "Aslında tartışmadan korkmamak lazım. Doğru zeminde tartışmak lazım. Burada her fikre saygı duymak lazım ama ben mühendisim mühendislikte en önemli şey ölçmek ve bunu değerlendirmek ölçüm üzerinde de bunu değerlendirmek. Dolayısıyla halkımızı bilgilendirirken, doğru zeminde tartışmayı yaptırmamız lazım. Yeni bir dünya var. Artık dünya vatandaşlığından bahsediliyor. Ve yeni dünya düzeninde ülkeler, şehirler, toplumlar hedeflerini koyarken en büyük güç yetişmiş insan gücü olarak bakıyor. Yetişmiş insan gücünü ekonomiye nasıl kazandıracak ve kendi şehrinin diğer şehirlerle olan yarışını nasıl yönetecek buna bakıyor. Şimdi baktığınızda son 5 yılınıza şahit olan bir kardeşinizim. Önce şunu belirtmek istiyorum Suriyelilere sorduğunuz zaman onlarla beraber ben yaşıyorum. Yüzde 80’i ülkelerine dönmek istiyor. Bu bir tercih değil. Ne bunu Gaziantepliler tercih etti ne de Türkiye vatandaşımız ne de Suriyeliler gelip ben Türkiye vatandaşı olmak istiyorum dedi. Bu bir tercih değil bu bir insani olarak büyük bir sınavdan geçti dünya, bölge ve Müslüman dünya, buradan bir zorunluluk karşımıza çıktı. Bu zorunluluğa baktığınız zaman önce insanın yaşaması için acil tedbirler alındı. Bu konuda da ülkemiz ve bölgemiz, hemşehrilerimiz çok büyük sınav verdi. Ama şimdi gelinen noktada üzerinden 5 yıl geçti. Misafirlik bitti ve bu insanların sistemin içerisinde orta ve uzun vadede nasıl yönetileceği konusu tartışılması lazım. Tartışmanın önemli olduğunu düşünüyorum fakat tartışırken de nasıl tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü toplumun kafasını karıştırıp, bilgi kirliliği oluşturmak ve bunun üzerinde siyasi bir dizayn yapmak üzere giden bir siyasi tartışmanın ne 78 milyona faydası var. Ne Türkiye’ye faydası var. Ne de Suriyeli mülteciye faydası var. Bizim ne yapmamız gerekiyor. Önce sayılara bakmamız gerekiyor. Ben kendi şehrimden sorumluyum. Ben kendi şehrime baktığım zaman 300 bin mülteci var. 300 bin mültecinin yüzde 60’ı 18 yaş altı çocuk ve 5 yılda bu şehirde 30 bin bebek doğmuş. Bu çocuklar nereli? Siz şimdi hukuk devletinde, dünya hukukunda birleşmiş milletlere göre insan hakları ve çocuk hakları beyannamesine göre bu çocuklar nereli bunun cevabını vermemiz gerekiyor. 18 yaş altı çocukları ne şekilde eğitmemiz ve sistemin içine dahil etmemiz gerekiyor. Bunun cevabını vere vere gitmemiz gerekiyor. 2 soru çalışma hayatı şimdi benim şehrim bir sanayi ve ticaret şehri. Sanayi ve ticaret şehrinde 200 bin organize de çalışan organizenin olduğu bir şehir ben kendi işçimi kendi esnafımı korumak durumundayım. Peki nasıl koruyacağım. Şimdi kayıt dışı çalıştığı sürece sistemin içine dahil olmadığı sürece bir sanayici kendi maliyetini düşürmek için eğer bir Suriyeli mülteci çalıştırdığında asgari ücretin yarısını vererek çalıştırıyorsa kendi işçimi ve kendi esnafımı koruyamam aslında bunların hepsinin kriterlerinin oluşturduğu çalışma barışının oluşturduğu sistemi oturturmamız gerekiyor. Bunu nasıl yapacağız. Önce oturma izni ile ilgili kısım çözüldü kayıt içine alındı. Arkasından geçici çalışma hayatı ile ilgili bir düzenleme yapıldı. Ocak ayında bir yönetmelik çıktı. Bu yönetmelik diyor ki açık iş varsa ki bu benim şehrimde tekstil de inşaatta ve gıda da ayakkabıcılıkta açık iş var. Açık iş varsa ki sen diyor sen açık işte işçi bulma kurumuna başvuracaksın. Sanayici başvuracak. Burada benim açık işim var şu sektörde diye. Yüzde 10 Suriyeli mülteci çalıştırabilirsin diye sana bir kota veriyor. Aslında birlikte çalışma birlikte yaşama sosyal entegrasyon ve sosyal uyum üzerine bir yönetmelik var. Peki bu yönetmelik ne kadar uygulanıyor diye baktığımız zaman rakamlara istediğiniz noktada değilsiniz. Çünkü o söylediğim kayıt dışından beslenen bir sistem var. O yüzden biz kim vatandaş olacak? Sistemin içine nasıl dahil olacak? Ben kendi işçimi, kendi vatandaşımı, kendi esnafımı, kendi kadınımı, kendi hemşehrimi nasıl koruyacağım diye baktığım zaman bunların hepsinin önce kayıt içine alınıp yaş kategorisi, meslek kategorisi ve bunlarının hepsinin önce yönetilir bir hale gelmesi gerekiyor. Şu an Göç İdaresi Genel Müdürlüğü AFAD kampların içini Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile bütün Türkiye’deki bu sistemi şuanda sınıflandırıyor. Ben şunu sormak istiyorum bizim şehirde 50’den fazla profesör var. Üniversitenin içerisindeler ve bu bizim kendi akademik dünyaya 2 yabancı diliyle Arapça ve İngilizce yabancı diliyle ciddi bir şekilde katkıda bulunuyor. Eğer biz bu sistemi yönetemezsek. Bunların hepsi Avrupa birliği ülkelerine gidiyor. Merkel’in bu kriterleri tutuyor ve alıyorlar. Bunların hepsini beyin olarak yetişmiş katma değer üreten doktor, öğretmen, mühendis, akademisyenlerin hepsi Avrupa birliğine gidiyor. Peki biz bunu nasıl yöneteceğiz Cumhurbaşkanımızın çözümü tam da bunun üzerinde ve çözümün tartışılması üzerine bir cümle ama o kadar farklı zeminde toplumun kafasını karıştırmak üzere yapılıyor ki bunu anlamakta hakikaten çok zorlanıyoruz’’ ifadelerini kullandı. "SURİYELİLER EKONOMİYE DEĞER KATACAK" Şahin, Suriyelilerin ekonomiye değer katacağını vurgulayarak, "Kalifiyeli elemanların diplomalıların öncelikli olarak vatandaşlığa alınacağının söylenmesine ve Başbakan Binali Yıldırım’ın ekonomiye değer katacak Suriyelileri vatandaş yapacağız demesine, bu tanıma girmeyen Suriyelilerin ne olacağı konusunda ise "Ben yine kendi şehrimden örnek vermek istiyorum. taş ustalığında çok başarılılar. Taş ustası mesela bir inşaat işçiliğinde ustalık o kadar önemli ki veya bir kadın ayakkabı yapımında, ayakkabı sektöründe bunlar gelip sisteme ayakkabıcılık sektöründen girince bizim kendi ayakkabıcılarımızla o kadar hızlı entegre oldular ki. Çünkü kadın ayakkabısında bunların el marifeti ve ustalığı çok önemli şimdi biz illa mühendis, avukat, akademisyen sistemin içine girdiğinde o beyaz yakalılar üzerinde baktığımız zaman haklı olarak diyorsunuz ki diğerleri ne olacak. Biz şu anda iyi ustayı da sistemin içine aldık kullanıyoruz. Reel bir durum var. Bu reel durum da katma değer üretiyorsa, şehrin ekonomisine katlı sağlıyorsa ailesini geçindirip, şehrin sanayi ve ticari hayatını geliştiriyorsa bu sistemin içerisine dahil edilebilir ve kalkınmanın bir parçası yapılabilir diye düşünüyoruz. Yani biz üniversite mezunu olması noktasına da değil bir taş ustasının şu an şehre katma bir değeri var. Bunun üzerinde bizim iyi bir sınıflandırma yapmamız lazım bir yasal alt yapıyı oluşturmamız lazım mesela Almanya’ ya bakın. Almanya 50 yıl sonra bir göç yasası çıkardı. Türkiye’den giden kendi vatandaşlarımız çifte vatandaşlık aldı ve o gün işçi olarak gidenler bugün Alman ekonomisine çok büyük katkıda bulunuyorlar. Dolayısıyla biz ön yargılarla değil reel duruma göre sistemin mevcut durumuna göre çözüm üretmemiz ve bunu kendi sosyal uyum ve entegrasyonu bir parçası haline dönüştürmemiz gerekiyor. Bunu yapamazsak ne oluyor bu söylemler bizi nereye götürüyor? Birincisi ırkçılık, o kadar kötü bir şey ki siz Arap milletçiliği, Kürt milliyetçiliği ve Türk milletçiliği üzerinden büyük bir ırkçılık meselesine dönüştürüyorsunuz yalan ve yanlış bilgiler üzerine. İkicisi radikalizm, bunların hiç birinin bu ülkeye faydası yok, biz yetişmiş insan, insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışıyla sistematiği koymamız ve doğru bir şekilde vatandaşımızı anlatmamız gerekiyor. Ben kendi hemşehrilerime kardeşim sen benim için önemlisin ben senin hakkını korumak için ne yapmam lazım dediğimiz zaman 3 dakika sonra aynı şeyi konuşmaya başlıyoruz. Dolayısıyla bunun üzerinden bilgilendirerek, doğru yönetmemiz ve doğru çözümler üretmemiz gerekiyor. O yüzden özellikle çözüm üreten, yalnızca tespit yapmayıp bunu nasıl çözeceğiz diye bakan herkese de çok teşekkür ediyorum. Size bir örnek vermek istiyorum. Şu an Gaziantep Ticaret Odasına kayıtlı 790 firma var. Sanayi Odasına kayıtlı yaklaşık 50 firma sanayide gelmiş yatırım yapmış, 790 firmada ticaret hayatına girmiş. Ticaret hayatına girenlerin yarısı imalat sektöründe yarısı tüccarlık yapıyor. Özellikle yabancı dil meselesinde çok iyi oldukları için bu konuda kendi hemşehrilerimizle ortak olup yeni pazarlara açılıyorlar. Bunlardan korkacak bunlardan rahatsız olacak bir şey yok bunları yönetmek ve bardağın boş tarafına bakarak bir işsize gidip, bir evsize gidip, hem Suriyelilere bu hükumet hem ev verecek hem iş verecek dediğin zaman empati yaptığında ben ne olacağım diyor. Halbuki açık işe biz kardeşim bir açık iş var. Bu açık işi yapacakta yetişmiş bir adam var. Bunu sistemin içine dahil edeceğiz diye sorduğumuz da, söylediğimiz de bu onun tarafına yönetilebilir ve kabul edilebilir bir hale dönüşüyor. Sosyal uyum ve entegrasyon dediğimiz de tam da bu herkesin kendini onun yerine koyarak sisteme dahil etme üzerine gidiyor. Bence iyi yönetilmesi gereken bir alan ama üzüldüğüm o kadar yanlış tartışmalar üzerinden gidiyor bu toplumda çok ciddi bir bilgi kirliliği, kafa karışıklığı oluyor. Bunun hiç kimseye faydası olmadığı kanaatindeyim" şeklinde konuştu. "SURİYELİLERİN ASAYİŞ OLAYLARI KENDİ ARASINDA" Bazı olaylarda Türk vatandaşları ile Suriyelilerin karşı karşıya gelmesi konusunda ise Şahin, "İnsanın olduğu her yerde asayişle ilgili bir olay var. Emniyet bunun için var. Jandarma bunun için var. İstihbarat bunun için var. Mesela bizim kendi verilerimize baktığımız zaman kendi şehrimizde Suriyelilerden dolayı asayişteki güvenlikle ilgili yaşanan sorunun oranı yüzde 4 bu yüzde 4’ü kategorize ettiğin zaman da en az bunda yüzde 2.5’i Suriyelilerin kendi içinde. Ev sahibi kiracı arasında, komşular kendi arasında veya akrabalar kendi içerisinde bir asayiş problemi yaşıyor. Geriye kalan yüzde 15, 2 gibi bir oran. Şimdi siz yüzde 1,5, 2’yi o kadar farklı bir boyuta götürür, burada büyük burada büyük çatışma var ülkeler arası ırklar arası dediğiniz zaman herkes kendini korumaya alıyor ve bunun üzerinden başka bir sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Halbuki bunu yönetirken ben kendi vatandaşlarımı ve kendi hemşehrilerimi bu sağduyu ve hoşgörülerinden dolayı milyonlarca defa teşekkür ediyorum. Benim söylediği şey rakamların çok iyi okumamız, elbette bunu getirdiği yan etkiler var benim kendi şehrimde de var. Kira fiyatları yükseldi. Biz hemen 50 bin konutla yeni bir şehir yapıyoruz. 250 bin kişi yaşayacak ve bunu Suriyeliler için yapmıyoruz kendi vatandaşlarımız için yapıyoruz. Yeni bir baraj yapmamız gerekiyor. Çünkü su tüketimimiz arttı ve bu yıl ciddi manada yağmur azaldığı için biz 1.5 kat trilyonluk baraj yapıyoruz. Yani tamamen tespitler üzerinde yapıp çözüm üretmeyen bir mantıkla hiçbir şehre hiçbir ülkeye hiçbir insanlığa faydası olmadığını düşünüyorum. Elbette sorun var. Yan etkileri var ama bunu çözecek çözüm önerileriyle beraber süreci yönetmemiz gerektiğini düşünüyorum’’ dedi. "SURİYELİLERİN YARI FİYATA ÇALIŞMAMASI İÇİN VATANDAŞLIK VERİYORUZ" Suriyelilerin Türk vatandaşlarına göre iş hayatında yarı fiyata çalışması hakkında ise Şahin, "Tam da bu sorun düzelsin diye Ocakta çıkan yönetmelik içine girsin ve çalışma ile ilgili sistem düzelsin diye bir yönetmelik çıktı. Fakat uygulamaya baktığınız zaman bu yönetmeliği istediğiniz şekilde hızlı gitmediğini görüyorsunuz. Çünkü kayıt dışından beslenen bir sistem var. İşine gidiyor geliyor maliyetleri düşünüyor. Daha az maliyetle daha az çalışan kendine göre bir sistem var ama bu sistemi siz realize edip çifte vatandaşlıkla ilgi kısmı koyduğunuzda iyi bir denetim, iyi bir takip ve uygulama yaptığınız zaman bu zaten kendi işçimizi koruyacağımız bir sisteme dönüştürülecek, asgari ücretin çalıştırılamadığı zaman da bu sefer ben kendi yetişmiş işçimi sistemin içinde muhafaza edip onun daha iyi bir şartlarda yaşamasını sağlamış olacağız. Dolayısıyla buna bakarken, ne niçin yapılıyor ne için yapılmıyor bunu çok iyi analiz etmemiz ve reel bir durumu görmemiz lazım. Bu durumları çözecek çözümleri üretmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı. "TÜRKİYE VATANDAŞLIĞININ VERİLMESİ BİZİM İÇİN BÜYÜK ŞANS" Suriye’den gelen geçici misafirlere Türkiye vatandaşlığının verilmesi konusunda Şahin şunları söyledi: "Suriyelilere vatandaşlık verilmesini istiyoruz. Vatandaşlık verilirse bize çok kolaylık sağlanmış olunacak. Diğer ülkeler gibi vatandaşlık verilirse irtibatımız daha güçlü olur ve yaşamımız daha iyi olur. Her insanın hakları daha güçlü olacak. Vatandaşlık verildiği zaman mülteci gibi değil de kendi vatanımız gibi olacak. Vergileri zaten veriyoruz diğer vatandaşlar gibi fakat bize vatandaşlık verildiği zaman çok iyi bir şans olacak bizim için. Türkiye vatandaşlarının farklı düşünceleri bizi rahatsız etmiyor. Her Suriyelilere vatandaşlı verilmeyecek bunu biliyoruz. Anlıyoruz. Bu yasal bir şey zaten. Türklerle rahata rahat sıkıntımız olmadan yaşıyoruz. Türkiye’ye ben çok teşekkür ederim’’ şeklinde konuştu. "KENDİ VATANDAŞIMIZ,KENDİ ESNAFIMIZ RAHAT EDECEK ŞEKİLDE HAREKET EDİYORUZ" Fatma Şahin son olarak "Ben yine söylüyorum kendi halkımız, kendi vatandaşımız, kendi işçimiz ve kendi esnafımızı rahatlatacak şekilde hareket ediyoruz. Çünkü biz onların oylarıyla seçildik. Onların rahat edeceği bir model üzerinde onlarında görüş ve önerilerini alarak çok net bir duruşumuz var" diye konuştu.

Suriyelilere vatandaşlık verilmesini eleştirdi Haber

Suriyelilere vatandaşlık verilmesini eleştirdi

MHP Gaziantep Milletvekili Özdağ, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek, Suriyelilere vatandaşlık verilmesini eleştirdi. Özdağ, Suriyelilere Türk vatandaşı sıfatı verilmesi projesini eleştirerek, “Erdoğan’ın Suriyelilere vatandaşlık verileceğini açıklaması AKP’nin Türkiye’ye vereceği zarar ülkemizin sadece bugünlerine değil, geleceğine de yıkıcı olarak yansıyacaktır. Eğer Erdoğan’ın bu politikası gerçekleşir ise Türklerin Anadolu’ya anavatan yaptıkları 1071 tarihinden sonra Türk milletinin Anadolu’da başına gelen en büyük üçüncü felaket gelecek, Suriyelilerin vatandaş yapılmasıyla. Birincisi Ankara Savaşı ve sonrasında gelen Fetret Devri, İkincisi ise Mondros Mütarekesi sonrasında yaşanan kısa dönem. Bu kadar ağırdır Suriyelilerin vatandaşlık yapılmasının sonuçları” ifadelerini kullandı. Özdağ, Suriye’nin en yoğun olduğu yerlerin Hatay, Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis olduğunu söyleyerek, “Bu illerin toplam nüfusu 5 milyon 280 bin, yüzde 20’sini Suriyeliler oluşturuyor. Milli güvenlik konusunda cahil olmayan her politikacı, haritaya baktığı zaman ve buradaki demografiye gece uyuyamaması gerekir. Türkiye’de Suriyelilerin yüzde 44’ünü oluşturan, bulundukları şehirlerin toplamının yüzde 25’ini oluşturan grup hiçbir zaman Türkiye ile bütünleşmeyecektir” şeklinde konuştu. Başbakan Yıldırım’ın Suriyelilere siyasi misafir tanımlamasını değerlendiren Özdağ, “Başbakan tarafından tanımlanmasını yanlış buluyorum. Hukukta nasıl tanımlanıyorsa, geçici koruma verilmiş kişiler diye tanımlanması gerekir” diye konuştu. Avrupa’da sergi açılarak PKK posterlerinin asılmasına ilişkin soruya Özdağ, “Terörün iyisi kötüsü olmaz. Terör insanlık suçudur. Avrupa Birliği'nin geçmişinde bir çok insanlık ayıbı var. PKK terör örgütünün sergisini açarken en ufak utanma hissetmiyorlar” ifadelerini kullandı. Almanların İncirlik üssüne girmesine ilişkin soruya ise Özdağ, “Cehenneme kadar yolları var” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.