Sevgili okurlar. Halep’te gördüklerimi duyduklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. İstanbul Türkiye için ne kadar önemliyse Halep’te Suriye için o kadar önemli. Bizim için de çok önemli bir kent Geçtiğimiz hafta içinde önce BAP kadar gidebildik. Halep’ten kaçan köylere gelmiş ne yatacak yer var, ne yiyecek var. Elektrik yok, yakıt yok, tüp yok sıcaklık 49 dereceye ulaşmış. Akşam iftarda ayran soğan ekmek sahur da ise hedik(buğdayı kaynatmışlardı) onları yiyorlar. Bizim Türkmenler’in hepside Türkiye’den şikayetçi, rejim taraftarları şikayetçi, kim oldukları belirsizleri muhatap aldılar adam yerine koydular diye şikayetçiler. Muhalifler İstanbul Hilton Ankara Dedeman da yatanlar muhalif lideri olamazlar bizi temsil edemezler. Bizim adımıza konuşamazlar diye şikayet ediyorlar.
20’e yakın eli silahlı gurupların olduğu söyleniyor. Bunların tek hedefleri adam öldürme yağmalama talan gibi şeyler. Sen çok öldürdün, ben çok öldürdüm öldürdüklerini de gömüyorlar veya dağa atıyorlarmış. BAP‘a ulaşana kadar 3 tane bayrak gördüm. Bu yaşananlardan sonra bir ülkeye bahar gelmez. Bu acıları çektirenler, sebep olanlar, kadın çoluk çocuğun ve ölen masum insanların hesabını kim verecek?
Teslim olan askerleri öldürüp cesetlerini dağa atanlardan kim hesap soracak? ülkenin şah damarı olan bu kent tam bir ölü kent olmuş 50 yılda geçse de bu ülke düzelmez baharıda görmez. Kudüs’ün sorunu bizim sorunumuz oluyor da Halep’in sorunu niçin bizim sorunumuz olmuyor. Bu topraklarda yaşayan Türkmenler bizim dayımız, amcamız, halamız, teyzemiz 4 milyon insanımız var. Orada bunlara kim sahip çıkacak bu gidişata kim dur diyecek. Ben orada 48 saat duramadım. Dayanamadım. Bu insanlar bir yıldan fazla zamandan bu yana bu acıları çekiyorlar. Bu acıları hak ettiler mi. Böyle giderse yakında salgın bulaşıcı hastalıklarda baş gösterecek durum daha kötü ve de vahim olmadan ne yapacaksanız yapın. |