"Adamın yeşil kartı var, çocukları için destek parası alıyor, okul masrafını alıyor, sağlık giderleri karşılanıyor, yakacak, erzak alıyor, Aşevinden yemek alıyor. Kendisi de kahvede oturuyor. Niye çalışsın? Bir zamanlar moda olmuştu. -Ben sigortasız çalışmam- diye. Eskiden insanlar sigortalı olmak şartıyla çalışırken şimdi sigorta istemiyor."
Bu cümleler Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Cahit Nakıboğlu’na ait.
Yani, Türkiye’nin önemli sanayi tesislerinin bulunduğu ciddi istihdam oluşturan, devletten teşvik almadan 4.ncü bölgesi faaliyette, 5.nci bölgesinin ise temelleri atılan Organize Sanayi Bölgesi Başkanı bile Yeşil Kart’tan şikayet etmeye başladı.
Yoksul vatandaşları açlığa ve kimsesizliğe terk etmemek için Turgut Özal’ın Başbakan olduğu dönemlerde kurulan FAK-FUK-FON’ların, Tayyip Erdoğan döneminde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına dönüştürülmeleriyle bütçesi ve çalışma alanı genişletilen, başlarına ilçe kaymakamlarının başkan olarak atandığı amacı dışında suistimale uğrayan kurumların verdiği YEŞİL KART ile bugün devletin ve dolayısıyla milletin uğradığı zararı hesap etmek çok zor.
Ekonomik verilerin dışında –ki para bir şekilde tekrar kazanılır- ahlaki erozyonun oluşturduğu zarar tahmin bile edilemiyor.
Vatandaş arsızlaşmış, onurunu ve haysiyetini yitirmiş, gamsız bir insan olup ‘ver yiyeyim, ört yatayım’ zihniyetine dönmüştür.
Yıllar önce Sağlık Müdürü Gaziantep’te 300 bin yeşil kartlının olduğunu söylemişti de o zaman Kurtuluş Gazetesi’nin hem manşetinden hem de Başyazısından infialimizi dile getirmeye çalışmıştık.
Her seçim öncesi sayısı artan, seçimlerden sonra kısmi bir azaltılmaya çalışılan Yeşil Kartlar bu milletin başına bela olacaktır dedik ama dinletemedik.
Başkan Nakıboğlu akıllı bir adam.
Başbakan’ın şehre geleceği gün verdiği beyanatta bu konuyu işliyor ve biliyor ki, devlet erkanı geldiği şehrin mahalli gazetelerini mutlaka inceler. Ve o şehirde kendisine yakın insanların haberlerini görünce okumadan sayfayı çevirmez. O da akıllıca yaparak beyanatı ve tarihini iyi ayarlamış.
Helal olsun.
Hep söylediğimiz gibi yine söylüyoruz: ‘Yeşil kartı ihtiyar ve kimsesiz insanlara dağıtın. Eli - kolu çalışan, yaşı genç olan insanları bu tembellik hastalığına bulaştırmayın. Hatta bu sahada harcayacağınız parayı istihdama dönüştürmek için sanayicilerin sigorta ve vergi maliyetlerini istihdamlarına orantılı düşürün ve insanımızı üreten topluluğa dönüştürün, tüketen topluma değil.’
Yerelde yazı yazan gazetecilerin en büyük çaresizliğidir Başkent’e uzak olmak, iktidara sesini duyuramamak. Seçilenler de hiç talepleri alıp raporlayıp yönetenlere götürmezler. Hep onlardan ‘artık böyle yönetileceksiniz’ diye gelirler. (En azından ben hep böyle gördüm.)
|