Ölüleri, orman yeşili mezarlıkta yatar, yaşayanları her gün bön bön gün griliğe bakar…
Ağaç kesmek adettendir, yeşili görmek isteyen manava gitmelidir.
Halk otobüsleri ve minibüslerine(haklı olarak) “konserve” denir, insanlar hep üst üstüne bindirilir.
Ekmeği yenmez, suyu biraz içilir, havasından kışın insanlar ölür,
Arabada çekme halatı olmaz ama mangal gezdirilir; at eşek, kokmuş tavuk, bizon, bufalo eti de ne hikmetse hep bizdedir…
6 gün çalışılır bir günde yenilir; buna rağmen yine de esnaf sahresi (pikniği) düzenlenir.
Hırsızı Osmaniye’den, sigarası Barzani’den, suyu Maraş’tan gelir.
Cindereli Nijmegenli ile, Yukarıbayırlı Diusburglu , Çıksorutlu Ludwigshafenli hatta Ulan Batorlu ile kardeştir…
Fıstığına Siirt, baklavasına Selanik, nanik yapar.
Adamın kötüsüne jargonda, “halfe” genelev yosmasına “esnaf(mış)” denir.
Şehir şeytan kaynar ama hep birlikte umreye gidilir.
Her okul mutlaka sınav birincisidir, yine de “eğitim eğitim” diye isyan edilir.
Zamane avcıları tazısız, danışmalar diplomasız, siyaseti biraz arsızdır.
Şehir “valla” marka, neresinden bakarsanız bakın kirazlıktır arka.
Organizesi bacalı, çirkinleri kocalı, güzelleri çok nazlıdır evde kalır bu kentin.
İktidarı havalı, muhalefeti vay vaylı, sivilleri uyumalıdır.
Hava karardı mı perde de kapanır, sohbet edecek adam mumla aranır.
Beş kişiden biri Karlstadlı değil yeşil kartlıdır.
2 MİLYON NÜFUSA, yılda 8 milyon reçete yazılır, insanlar bu kadar sağlıksızdır.
Aydınlanma yoktur ama on binlerce insan elektrik hırsızlığından yargılanır.
Kahvesinde “3 çay çek”, mahkemesinde “3 ay çek” uygulanır.
İhracatla, ithalatla, alış-verişler gururlanır (!)
Simidin sarayı, sohbetin evi, bakma öyle ananın yeri vardır.
YGS’de 64. sıra asla tesadüf değildir.
İşte buranın adı GAZİANTEP'TİR...
|