Bukalemunlar hangi rengin üzerine giderlerse gitsinler vücutları üzerlerine gittikleri rengi alırlar.
İçinde bulunduğumuz çağın getirdiği farklı düşünceler ve bu düşünceleri benimseyen insan toplulukları ya da sınıfları vardır. Bazı insanlar her türlü sınıfa uyum sağlamaya çalışırlar. Sağ düşüncede bulunan toplulukların içine girdiğinde sağcı; sol düşünceye bağlı olan grupların içine gittiğinde de solcu, yeri geldiğinde cemaatci gibi hareket ederek bukalemun gibi onların rengine bürünerek onlarla bütünleşmeye çalışırlar. İnsanlığın doğasına ters olsa da bu zamanda prim yapıyorlar.. Örnekler çok
İşte bukalemun özelliği taşıyan yani çağın hastalığına yakalanan insanlar toplumsal bütün değerleri yok sayan bir davranış içine girdiklerini bilirler ama bukalemun gibi davranmaya devam ederler..
İnsan görünümlü bu bukalemunlar.. Çok çabuk kılık, kabuk değiştiren, sabah başka görünüşte, akşam başka görünüşte olurlar..
Bukalemunlar nasıl tehlike karşısında kendi doğal yetenekleri ile kamuflaj oluyorlarsa, bunlarda aynı öyle...Baktığı ve bulunduğu her şeyin şeklini ve rengini alabilirler..
Partilere bakıyorsun, üniversitelere, sanatçılara hatta yazarlara bakıyorsun bir çoğu bu türden, önce ak, diyor sonra aynı kişi aynı mevzuya kara diyor.
Vallahi.. O kadar renk, o kadar kamuflaj boşuna değil, yağmur nereye tarla oraya, güçlü nerde bunlar orda, menfaat nerde bunlar orda...
Bu tür insanların safları ve tarafları yoktur.. Her yerde ve herkesle birlikte olabilirler. .İlgili ilgisiz her ortamda görülebilirler....Kapalı kapı ardında başka ,önünde başkadırlar. .Nerde ne zaman kiminle poz vereceklerini iyi bilirler.. Nabza göre şerbet vermeyi iyi becerirler....Hele birde makamı varsa daha da zehirlerini akıtırlar..
Bilindiği gibi kişiliği bulunduğu ortama göre değişen insanlar için; Bukalemun gibisin, ifadesi kullanılmaktadır ..Bir söz vardır bu insanlara söylenen ..
Bukalemun gibisin tek farkınız o renk değiştirir sen ise karakter!..
Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol!.. düsturunu unutmuş olan bukalemun karekterinde olanların bürünmeye çalıştığı kisve aslında üstlerinde iğreti duruyor.
İlle de okuma ile insan karakter sahibi olamıyor, keza marifet okuduklarını amel etmek ve aklın iradesiyle, bildiklerini önce kendi mizacına uygulaması ve geliştirmesi gerekiyor; dolayısıyla kişi kendi içinde bile bu derece çelişiyorken, bir de bu gibi kişilerin vatandaşın kılavuzluğuna soyunuyor olması hayret verici değil mi... FIKRA...
Temele içinde bukalemun kelimesi olan fıkra anlat demişler: Temel yolda gidiyormuş bi kalem görmüş ha bu kalemun burda ne işi var? demiş...
Bu karekterlerinde ne işi var aramızda... |