|
• BELEDİYECİLİK VE PROFESYONELLİK
|
İyi ki sosyal medya var. Konveksiyonel medyanın yerini önemli bir alternatif olarak gerçekten çok iyi dolduruyor. Bu sayede yapılan paylaşımlarla, kentimizde neler olup bittiğini daha rahat öğreniyoruz. Kentin yaramaz çocukları ve kendilerini sorumluluk sahibi yurttaş olarak görenler, eleştiri niteliğindeki fotoğraflarla yerel yönetimlere ince mesajlar da gönderiyorlar.
Bu paylaşımların yapılmasını yerel yönetimlerin karar alma süreçlerine yurttaşı dahil etmediği şeklinde yorumlamak mümkün. Peki, nasıl bir yerel yönetim şartı ortaya konulmalı?
Can alıcı soruda zaten bu!..
Dünya genelindeki birçok kentin neo-liberalizmin ekonomik gereksinimleri doğrultusunda biçim değiştirdiğini yaşayarak görüyoruz. Bu anlamda kentlerin biri birleri ile rekabet ettikleri bir gerçek. Dolayısı ile kentler için; kent imajı, pazarlanabilirlik, marka kent, girişimci kent gibi olgular yeni kent yönetimi stratejileri içinde etkili kavramlar haline geldiler.
Bunda Fransız sosyolog Lefevbre’nin 1968’de ortaya attığı “KENT HAKKI” kavramının getirdiği eleştirisel düşünle beraber; barınma hakkı, istihdam, eğitim, sağlıklı bir çevrede yaşama, politik karar verme süreçlerine katılım gibi aslında mahrum bırakıldığımız haklarında yeniden ele alınması gerekiyor.
Peki, dünya bu soruna nasıl yaklaşıyor?
“Kentte insan hakları” kavramı dolayımında ortaya çıkan ihlallerin önüne geçilmesi amacıyla oluşturulmuş 6 belgeden söz açmak istiyorum:
-Dünya Kent Hakları Şartı
-Avrupa Kent Hakları Deklarasyonu
-Avrupa Kentte Kadınlar Şartı
- Avrupa Kentte İnsan Haklarını Koruma Şartı
- Brezilya Kent Yasası
- Montreal Haklar ve Sorumlulukla Şartı.
Uluslarası bu belgeler; barınma, sağlık, eğitim, çalışma, güvenlik, katılım ve demokratik temsil, uyumlu gelişme, çevre, ulaşım, alt yapı ve kamusal hizmetler, kültür, dinlence ve spor, bilgi edinme haklarını koruma altına alıyor.
Mesela Montreal Haklar ve Sorumluluk Şartı belgesinde yer alan, “kentlilere yeterli miktarda kaliteli içme suyu sağlanmalı ve hiçbir kentli ekonomik nedenlerden dolayı içme suyu kaynaklarından mahrum edilmemelidir” cümlesi ne kadar anlamlı değil mi?
Bu belgelerde; ucuz yada bedava ulaşım hakkı, konut alanları yeşil alanlar ve kamu mülklerinin inşasında uyumlu gelişme, kadınların karar alma mekanizmalarında yer alması, ayrımcılığa uğramama hakkı, kırılgan ve engelli bireylerin özel ihtiyaçlarının karşılanması ve kolay ödeme koşulları ile konut sahibi olmaları, bilgi edinme hakkının etkinleştirilmesi ve yönetimde şeffaflık gibi bir dizi kurumsal hale getirilmiş ve kentler ile hakların birbirine ne kadar yakıştığını anlatan profesyonel çözümler sağlamış…
Bu konuya özellikle, dışlanmışlığı ve izolasyonu arttıran, kent pazarlaması içinde kırılgan grupları son derece olumsuz etkileyen KENTSEL DÖNÜŞÜM meselesini araştırırken rastladım.
İngiltere merkezli Article-19 ve P24’ün yürüteceği Guardian Fondutain’un araştırma bursu verdiği Gazetecilerin Bilgi Edinme Hakkı araştırma bursuna Türkiye genelindeki 10 projeden biri olan GAZİANTEP’TE KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN BİLİNMEYENLERİ başlıklı başvurum kabul edildi. Şubat ayı içinde Yabancı uzmanların da katılacağı bir eğitim çalışmasının ardından belediyeleri Bilgi Edinme Kanunu kapsamında soru yağmuruna tutacağım. Sizler de sorulması gerektiğine inandığının ve bilgilenmek istediğiniz meseleleri benimle paylaşın lütfen.
Kendinizi ve beni kentten azade etmeyin.
Yerel yönetimler açısından iktidarın gücü olabilir ama profesyonellik başka bir şey…
|
|
28 Ocak 2015 |
Okunma Sayısı:3889 |
|
|