Zaman pervasızca durur aniden...
Anlam bile anlamını yitirir, faili meçhul dağdağalarda.
Masumiyet şarkılarından kanlı ve irinli bir cehennem yaratılır.
Koca bir evren o genç kızın masumiyetinde kaybolur gider...
Zehirlenir hisleriniz...
Sessiz çığlıklar, uğuldayan aç bir canavar sesi gibi kulaklarınızda.
Mideniz kasılır, berbat bir kusma hissiyle hayat çürümüş brokoliye dönüşür...
Vicdanın taş ocağına,
İnsanlığın, kanlı bıçağa,
Canavarlığın, cinayete dönüşmesine,
Çakalların aslana saldırmasına tanıklık edersiniz çaresizce.
O kirli cinayetin ardından sizde ölürsünüz.
Gelinlik de, gömlek de kefene benzer artık.
Amaçsız çarpar yüreğiniz.
Lanetlenir erkek elleri.
Uğursuz bir erillik çöker umudun ortasına.
Kan lekesi mor öfkeye, isyan tiz ve yakıcı zılgıtlara yaslanır.
Ağlamak için bir kızın tokasına bakmak bile yeterlidir.
Bugün kendimi ağlanası bir ceset gibi hissediyorum.
Yaşamıyorum...
İçimde yakıcı bir kasımpatı katılığı.
Kent, koca bir mezarlık sanki.
Ruhum acımasız bir giyotin mekanikliğinde.
Özür diliyorum senden ÖZGE...
Koruyamadık seni, masumiyetini.
Gözlerindeki ışıltıyı, 20 yaşın coşkusunu...
Meleklerin sana iyi baksınlar, selam söyle.
Suçluyum biliyorum.
İstersen hiç affetme...
Masumiyetinden öpüyorum güzel kızım.
Ağabeyin Murat....
|