Üniversitede siyaset var mı diye soracak olursak...Elbette, üniversiteler, bünyelerinde siyaset barındırması gereken bir kurumlardır diyebiliriz...Ama siyaset bölücülük içermemelidir. insanlar arasında ayrışmaya sebep olmamalıdır. Madem kendi içinde bütün fikirler amaç olarak güzelliği hedefliyor, Siyasette bu fikirler birbirine neden düşmandır, sorusunun sorulması gereken yerlerdir üniversiteler. Sonuçta bu kurumlar akademik çevrelerse, siyasetin de bu çizgide yapılması gerekmektedir. Elbette herkes siyasetle ilgilenmek zorunda değil ama eğer birileri bununla ilgileniyorsa ve kendilerini bu şekilde ifade edip rahatlamak, mutlu olmak istiyorlarsa önlerine engel koymak çok anlamsız. Hep bunu sormak isterim..
Üniversite eğlence yer mi ki sürekli partiler, konserler veriliyor? organizasyon şirketleri ile anılıyor..
Üniversite spor okullarının haricinde spor salonları inşa ediliyor? Kimler faydalanıyor..
Üniversite ticaret yeri mi ki okul kantini dışında diğer firmalar da gelip şube açıyorlar kampüslerde?.
Düşünce fikir üretir, bu fikirlerin arasında siyasi fikirler de olabilir. üniversitelerde bulunan bu düşünce potansiyeli de bazı politik çevreleri üniversitelerde örgütlenmeye iter. Siyaset şu ya da bu şekilde her üniversitenin içine girer.
Politikacıların okumuş insanlar olmasını da sağlayan ilişkidir ki her ne kadar memleketimiz bu okumuş insanların bazılarından çok çekmişse de eğitimli bir politikacı her zaman tercih sebebidir.
Aslında üniversitelerde öğrenciler aldıkları teknik eğitimin yanı sıra, bir siyasal prosedürler bütünü olmaktan çok bir yaşam kültürü olan demokrasinin faziletlerini öğrenmeleri konusunda da üniversite yönetimleri ve akademisyenler tarafından teşvik edilmelidir.
Düşünürsek ülkenin daha ileriye gidebilmesi için üniversitelerin ve öğrencilerinin katkı sunması elzemdir. Bu sayede ülkemiz sorunlarına bir çözüm yolu bulabilir. Yıllardır siyasetin içinde olup da ülkesine doğru düzgün bir katkı sunamamış siyasilerin var olduğu düşünüldüğünde ülkemizin gençlere olan ihtiyacı daha iyi anlaşılacaktır.
Üniversiteler tartışılan, münazara edilen bir alan yaratmadıkça, ülkeler genç nesil adı altında düşünmeyen hazırcı bir nesil yetiştirmeye devam edecektir. Gaziantep’te üniversitelere baktığımızda akademisyenler ikbal için siyasetçilere yanaşmakta öğrencilere siyaset kültürü anlatılmamaktadır
MEYDAN KİMLERE KALIR
Çin'de hiç kedi yokmuş ve fareler öyle çokmuş öyle çokmuş ki sokaklarda sürülerle dolaşırlarmış.
Çinliler bu fare istilâsının önüne geçmek için düşünmüşler taşınmışlar, nihayet bir usul bulmuşlar. Usul ama ne usul akla hayale gelecek gibi değil elli altmış fareyi bir kafese hapsedip aç bırakıyorlarmış. Bir kaç gün sonra farelerin en cılızı dayanamayıp ölünce ötekiler hemen onu yiyiveriyorlarmış. Arkasından ikincisi, daha arkasından üçüncüsü de ölünce, fareler fare yemeye iyice alışıyorlarmış. Ve başlıyorlarmış birbirlerine saldırmaya. Dişi kuvvetli olan ötekini haklıyormuş.. Haklıya paklıya beş on gün içinde kafeste sadece iki fare kalıyormuş Bu iki farenin mücadelesini seyretmek pek keyifliymiş . İkisi de şampiyon. ikisi de babaç... Biri birine pençe atıyormuş, öteki diğerine. Neticede bir tanesi galip çıkıyormuş kavgadan... Elli altmış farenin sonuna kalan bu izbandut fare manasıyla bir fare yamyamı oluyor ve artık fareden başka bir şey yemiyormuş.
Çinliler de yamyam fareyi kafesten çıkarıp dışarıda ki farelerin arasına salıveriyorlarmış. Farecikler içlerinden birinin yamyamlaştığını ne bilsinler, tabii kaçmıyorlarmış ondan. Ve o eline geçirdiği hemcinsinin isini oracıkta bitiriveriyormuş.
Çin'de böyle tüketiyorlarmış fare neslini. Hangi fasileden, hangi soydan olursa olsun, bir yaratık neslini yok etmek için bundan dâhiyane bir usul bulunamaz. Herkes yaşamak için birbirini yemeye başladı mı sonunda sen sağ ben selâmet; meydan, fareleri birbirlerine yedirenlere kalır.. |