Benim doğrum. İşte sıkıntının temel cümlesi.. Ve önyargı, maalesef insanların düşüncesizliğine bir kılıf. En adaletsiz yargı önyargıdır. Önyargılar sadece hayatınızın bir bölümüyle ilgili değillerdir. Birçok insan sosyal hayatlarında ve ev hayatlarında, profesyonel davranışlarına kadar kolayca yayılabilecek negatif önyargıları biriktirme eğilimindedirler. Eğer önyargılar davranışa dönüşür ise, artık bunun adı dışlamadır. Yani önyargı bir tutum, dışlama ise bir davranıştır. Önyargı bazen belli gerekçelere ve ön bilgilere dayansa da, haklı gerekçesi olmadan diğerlerinin kötü olduğunu düşünmek, önyargının nefret boyutudur.
Önyargıların önemli bir kaynağı, toplumsal yaşamın çeşitli boyutlarında bilerek ya da bilmeyerek yapılan çeşitli pekiştirmelerdir. Bunlar, önyargıları toplumda yaygınlaştırmakta ve adeta normal doğrular olarak algılanmasına neden olmakta gibi görmektedirler. Devleti yönetenlere ve STK yöneticilerine aslında şunu söylemek gerekir...Üzerinizde önyargı varsa kapıda bırakın.. Meşhur bir bilim adamı “insanoğlu atomu parçaladı fakat ön yargıları yok edemedi” diyor, gerçekten de bizler henüz önyargısız tepki vermeyi öğrenemedik.. Dünya üzerinde oynanan çok sinsi ve egoist politikalar toplumların belli olaylara karşı önyargılı olmaları için her yolu denemekten çekinmemektedir. Yaşadığımız bu günlerde bir bakın toplumumuzdaki önyargı ve kutuplaşmanın ne kadar derin olduğunu ve daha da derinleştirecek ölçüsüz ve temelsiz tepkilerin ne kadar kolay verildiğini görürsünüz.. Aslında bizim bir ülke olmanın önündeki en önemli engelin toplumdaki kutuplaşmalardan dolayıdır.. ''Din, inanç, mezhep, milliyet üzerinden oluşan fay hatları, toplumumuzun siyasi ve sosyal dinamiklerini derinden etkilemektedir. Son dönemde toplumumuzda yaşanan tartışma ve çatışmaların ağırlıklı olarak bu kutuplaşmalar temelinde yürüdüğünü ve maalesef kamplaşmayı artıracak siyasetlerin çok daha kolay taraftar bulduğunu görmekteyiz...Çoğu zaman yapılan nefret suçları , önyargının bir sonucudur. Amaç insanlarla değil, yaşamı zorlaştıran sorunlarla mücadele etmektir. , Ötekileri kucaklayan bir anlayışa ihtiyacımız vardır. Çünkü bütün insanlar değerlidir ve onurları bakımından eşit yaratılmıştır.
Toplum huzur ve barışına yönelik tehlikelerden biri önyargılarla yapılan ayırımcılıktır. Ayırımcılık, toplumun rahat ve huzurunu bozar. Bu nedenle toplum barışını ve huzurunu korumak amacıyla kişisel etkileşim ve diyalog üzerinden insanlar arasındaki önyargı duvarları yıkılmalıdır. Tahammülsüzlük ve fanatiklik yerine sevgi, saygı, hoşgörü ve karşılıklı anlayışı esas alan yöntemler geliştirilmelidir..
Çalışma ortamları da böyledir. Önyargılar çoğu zaman çalışma ortamlarını çekilmez hale getirir. Karar alırken ortalık birden alevlenir. Bir türlü kişiler arası iletişim kurulamaz. Fikirler, projeler hayata geçemeden ölür. Şirket oda, borsa veya herhangi bir kuruluş kendi içindeki meselelerle o kadar çok uğraşmak zorunda kalır ki değişime ve rekabete cevap vermek ikinci plana düşer. Tıpkı şehirde yaşadığımız yöneticilerimizin önyargılı düşünceleri dolayısıyla STK’ların çalışmaz halde olduğudur.
Aslın da, doğru fikri bulmakla, karar alınan bir fikrin arkasında durmak farklı şeylerdir. Fakat üst düzey yöneticiden beklenen herkesle aynı görüşte olması değil alınan kararı uygularken bunun kendi fikriymiş gibi arkasında durmasıdır. Maalesef bulundukları kuruluşların yönetimlerinde de çocuksu egolar yüzünden fikir ayrılıklarına hoşgörü gösterilmiyor. Peşin hükümler insanların kendinden çok emin olmasına neden olur ve sahip oldukları stratejilerinin olası kötü sonuçlarına dair kanıtları, bilgileri görmesini engeller.
Önyargıların baskın olduğu yerlerde, kendini ifade edebilmek kurak topraklarda gül yetiştirmekten daha zordur. Toplamı önyargılı kişilerden oluşan böyle yerler, Dün ne ise bugün de böyledir. Yüz yıl sonra da böyle olacaktır. Zihnimiz böyle empoze önyargıların esiri ise hiçbir zaman gerçekleri göremeyiz. Kuran-ı Kerim’de “Hislerinize uyup adaletten sapmayın” (Nisa-135) buyrularak önyargısız bir yaşam için yol gösterilir
Bir iki tecrübeden hemen genel geçer bir hüküm çıkartılır. Bir elma yersiniz ekşi, sulu, kokulu ve tatlı gibi birçok izlenime sahip olunuz. Fakat her elma aynı değildir. Birçok insan birbirine elma muamelesi yapar ve sonunda yargılar oluşmadan önyargılar oluşur.
Ön yargı bir taraf tutma biçimidir. Sakız gibidir, bir kez bulaştı mı uzar gider, yapışır kalır ve çok şişerse suratınıza patlar. Allport “erken yargılar yeni bilgilerle yüzleşince değişmiyorsa önyargıya dönüşmüş demektir” der. Yemeğin tadına bakmadan tuz atan adam önyargının ordusuna katılmış bir neferdir.
Bir kere önyargınızı değiştirdiğiniz zaman bilin-çaltınızdan kaynaklanan bütün düşünceler kendiliklerinden yok olacaklardır. |