Yerel seçimlerin normal zamanında yapılmasına daha 13 ay gibi “siyaseten” oldukça uzun bir zaman varken Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey’in “Yeniden başkanlığa aday olmayacağım” demesi Gaziantep’te siyasi kulisleri oldukça hareketlendirdi. Şimdi başta AKP’liler olmak üzere herkes Asım Güzelbey sonrasının hesaplarını yapıyor. Güzelbey’in belediye başkanlığı yaptığı dönem eğrisiyle doğrusuya tarihteki yerini alacaktır. Celal Doğan gibi bir politika dehasından sonra o makama oturmanın tüm dezavantajlarını yaşayan Asım Güzelbey, başkanlık görevi süresince hep eleştirecek birilerini buldu. En çok da kendi partisiyle kavgalı duruma düştü. Zaman zaman dost sohbetlerinde bazen de bizzat gazetecilere partisinden şikayet etti sürekli. AKP’liler de ısınamamıştı Güzelbey’e ve bazıları “üvey kardeş” bazıları da “içgüveysi” benzetmesi yaptı 4 yıl boyunca Güzelbey için… Gaziantep’te seçimleri AKP hem de çok büyük bir oy farkıyla kazanmasına rağmen Güzelbey’in resmi ve gayri resmi çevresi nedense Anavatan Partililerle çevrili kaldı. Sanki seçimi kazanan AKP değildi ya da AKP’nin kadroları yetersizmiş gibi. Tüm bunlar yetmezmiş gibi o koltuğun kendi hakları olduğunu düşünen ve AKP’ye yakın geçinen bazı çevrelerinde çabaları yoğunlaşınca sonunda Güzelbey’in yapabileceği tek şey kaldı.. “Benden bu kadar” demek. Şimdi tüm gözler AKP’nin Güzelbey sonrasında kimi aday göstereceğinde. En çok konuşulan isimler arasında Şahinbey Belediye Başkanı Ömer Can ve Şehitkamil Belediye Başkanı Metin Özkarslı’da var. Benim Ömer Can ve Metin Özkarslı’ya tek tavsiyem “Asım Güzelbey’in halinden” gerekli dersi çıkarmaları olacaktır. Çünkü Türk siyasetinde tarih sık sık tekerrrür eder. Yeri gelmişken çok sevdiğim bir fıkra ile yazımı sonlandırayım Adamın birini hiç ummadığı bir sırada sadrazam yapmışlar. Adam ne yapacağını hiç bilmiyormuş. En iyisi eski sadrazama danışayım” demiş kendi kendine. Gitmiş eski sadrazama ve derdini anlatmış… O da “Bak sana 3 mektup bırakıyorum. Zora düştükçe, sırasıyla aç ve mektupta denilenleri yap...” Aradan aylar geçmiş, başı sıkışan sadrazam ilk mektubu açmış. “Senden öncekileri kötüle” yazıyormuş mektupta. Sadrazam kendisinden öncekileri kötülemiş, yeri dibine batırmış. Zamanla her şey daha da kötüye gitmiş. Dayanamamış, ikinci mektubu da açmış. “Yakın çevrendekileri kötüle” yazıyormuş mektupta. Sadrazam yememiş, içmemiş, yakın çevresindekileri kötülemiş. Ama durum yine düzelmemiş. Ve sonuncu mektubu açmış; “3 mektup da sen yaz!..” Ne dersiniz bu fıkrada anlatılanlar aynen Asım Güzelbey’in durumuna benzemiyor mu? |