Değerli Güncel okuyucuları sizlerle bu sayfada beraber olmak benim için mutluluk ve gurur vericidir. Bundan böyle Gaziantepspor’un iç sahada oynadığı müsabakaları sizlere en iyi şekilde yorumlamaya çalışacağım. Bunda katkısı ve ricası olan yakın dostum Güncel gazetesi sahibi Yakup Çiçek’e de şükranlarımı sunuyorum.
Gelelim maça ; Gaziantepspor açısından daha gergin, hedefi ivedilikle 3 puan olan , Bursaspor açısından da ligde geçen hafta aldığı galibiyetle biraz daha rahatlamış bir konumda olan bu 2 takım arasında oynanan müsabakada kötünün iyisi olan Gaziantepspor biraz da şansın yardım ettiği golle hayati bir 3 puanı hanesine yazdırdı. Belkide bu 3 puan Gaziantepspor’un ligde kalmasında yapıtaşı olacaktır.
Gaziantepspor müsabakaya daha arzulu başladı. 4-2-3-1 dizilişindeki orta sahaya sıkışmış bir bir futbol takdiği düşüncesinde ilk 10 dakika biraz daha kontrollü oynadı. İlk ciddi posizyonunu da 12. dakikada Ekrem’in taşıdığı ve Beto ile buluşturmak istediği atakta Egemen araya girerek takımı adına bir golü engellemiş oldu. Orta sahada yoğun pas hataları kenarlardan isabetli ve hızlı ataklar geliştiremeyen, hücumda çoğalamayan, uzaktan şut atmayı düşünmeyen bir ekibin posizyon bulması da haliyle zorlaşacaktı. Özellikle kenar oyuncuları Ergün, Bülent ve İlhan’ın offansif anlamda katkısının cılız olmasını fark eden teknik direktör Nurullah Sağlam’ın, Bülent ve İlhan da posizyon değişikliği yapması, Ergün ve İvan de Souza ile oyuncu değişikliğine gitmesi, olmayan hücum gücünü artırmayı düşünmesi takımı adına olumlu bir hamle idi. 39. dakikada Bülent’in duran bir topta yaptığı ortanın Zurita’nın hamlesiyle kaleciyi kontürpiyede bırakması ve birazda şansın yardımıyla topun filelerle buluşması Gaziantepspor’un bu maçtan 3 puan ile ayrılacağının müjdecisi oldu. Böylece müsabakanın ilk yarısı bu sonuçla sona erdi.
İkinci yarı ilk yarıya benzer bir atmosferde geçti. Son derece kötü, zevksiz, tribünleri kahreden bir ikinci yarı izledik. Bunda tabii ki Gaziantepspor’un skoru koruma psikolojisi ve fiziksel olarakta oyundan düşmesi etkin oldu. Bu maçlarda olumlu futbol beklemek tabii ki iyimserlik olur. Ama sahaya yüreğini, cesaretini, becerisini, arzusunu , hırsını ve takım birlikteliğini yansıtmak bir futbolcunun temel görevi olmalıdır. Yukarıda belirttiğim özellikleri Mehmet Polat, Zurita, Deumi birazda Murat harici maalesef diğer oyuncularda gözlemleyemedim. Özellikle Deumi ve Polat ikilisinin uyumu Bursaspor’un cılız ataklarını önlemede önemli bir rol oynadı. Bravo Polat, bravo Deumi!
Özellikle büyük umutlar beslenen Beto’nun sahadaki içler acısı halini anlamakta güçlük çektim. Tabii ki bir futbolcu kötü bir perfonmans sergileyebilir ki bunda hücumda çok yalnız kalması ve destek alamamasında payı olan Ekrem, İlhan, Bülent ve ikinci yarı oyuna giren Erdal’ın da iyi gününde olamamasının önemli rolü vardı. Ama ligde kalma yolunda her zaman bir Bursaspor bulamayabiliriz. Nurullah hocanın bu takıma biraz daha takım ruhunu, beraber oynama duygusunu ve direncini artırma yetisini kazandırması gerektiğine inanıyorum. Yoksa sonumuz geçen seneki gibi sıkıntılı bitebilir.
Hakem Zafer Önder İpek’i de sarı kartlarda çok cömert bulduğumu belirtmek isterim. 3 puanın Gazi kentimize, kulübümüze, camiamıza hayırlı olmasını dilerken, futbolcularımıza teknik ekibimize ligde kalma yolunda önemli bir katkı getirmesini dilerim. Mutlu haftalar! |