Birkaç gün sonra Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunu kutlayacağız.
Fransa’nın tarihi bir ayıba imza ettiği, siyasal riyakârlığın, esefle kınandığı bir sürece denk geliyor bu yılki kutlamalar.
Antep Savunması sırasında Dokurcum Değirmeni’nde 14 çocuğu ellerini-kollarını bağladıktan sonra kurşuna dizen, kenti bombalayarak 560 sivilin kollarının, bacaklarının kopmasına neden olan, 6 bin vatan evladını şehit eden Fransızlar, ordularına kattıkları Ermeni gönüllüler ile şehre kan kusturdular.
Yiyecek kalmadığı için acı zerdali çekirdeği yiyen halk arasında HIÇKIRIK hastalığı başladı. Zerdali çekirdeği yemek yasaklansa da bunun önüne geçilemedi. Kurşun, bomba izinin olmadığı tek ev yoktu. Antep’e aylarca kan kusturuldu.
Telefon ve kalorifer tesisatının olduğu modern Amerikan Hastanesi, Fransız ve Ermeni askerlere dönemin en modern tıp hizmetini verirken, Antepli yaralılar sadece tentürdiyot olamadığı için kıvranarak can veriyordu.
Hastane yoktu. Şeyh Camisi’nin avlusuna evlerden gelen yataklar serilmiş, kadın erkek yan yana yatar olmuştu. Kullanılan adi pamuk kaynatılıp, sıkılıp yeniden kullanılıyordu. Kadınların tülbendi yaraları sarmak için kâfi gelmeyince, erkeklerin sarıklarındaki bezlere kadar alınmıştı.
Kara Avrupası’nın şımarık çocuğu Sarko Efendi; Türk düşmanlığını sözde soykırım yasası ile ilan etmekle kalmadı, kendi kanlı tarihinin inkârı ile kendisine ve gerçeklere Fransız kaldı.
Şanlı Savunması ile ulusal kurtuluş mücadelesinin ateşini yakan Gaziantep halkı, dün olduğu gibi bugünde, bu insanlık ayıbını unutmayacaktır.
Meseleye Fransız kalmadığımızı 25 Aralık’ta bir kez daha gözler önüne sereceğimizden kuşkum yoktur… |