Biz depreme ne kadar hazırız. Ne acıdır ki hiç bir zaman “deprem” yerel yönetimlerin gündemine girmedi. Hiç bir zaman anlamadılar, anlamak istemediler. Kentsel dönüş, rantsal dönüş olarak algılandı. Deprem olması doğal ama depremden önce tedbir alınmaması her depremden sonra, “Her türlü tedbir alınmıştır” mesajı verilmesi, ardından kısa süre içinde unutulması ve “eski tas, eski hamam” anlayışına hızla dönülmesi işte bu doğal değildir. Elazığ ve Malatya depremi bize gösterdi ki, deprem öldürmez, çürük bina öldürür. Yüzyıllar önce Mimar Sinan’ın sıradan imkanlarla yaptığı hanlar, camiler, köprüler, hamamlar, kervansaraylar sapasağlam ayakta dururken, modern “teknoloji” ile donatılmış mühendislerin inşa ettiği binalar neden çöküyor. Bunlar nasıl kontrol ediliyor..
DEPREM VE GÜVEN
Elazığ ve Malatya depreminde görülen o ki, Devletin artık Kızılay gibi kurumları elden geçirmesi gerekiyor. Çünkü vatandaş Kızılay'a güvenmiyor. İllerde ve ilçelerde Kızılay'a itibar etmiyor. Hatta yardımları kendisi bizzat yapıyor. Görüldüğü üzere vatandaş, Acun Ilıcalı, Haluk Levent, Afad, Akut, Umke'ye güveniyor Kızılay'a güvenmiyor. Halbuki, bizim milletimizi diğer bütün toplumlardan ayıran en büyük özelliğimiz merhametimizdir. Bunu bu gibi kurumlarla azalttırmayın.
MEMLEKETİN SORUNU
Memleketimin en büyük sorunu kıskançlık ve birbirini taklit.
Kıskançlık diz boyu herkeste ve her sektörde!
Sağlık, eğitim, sanayi, market, araba, hatta ev eşyası bile. Biri ne alırsa veya yaparsa diğeri de hemen onu. Sonuçta daha kötü eğitim, daha vasat sağlık daha kalitesiz satış ve kıskanç bir toplum. Yani elle tutulur iyi bir şey olmaz.
SİYASET YAPAN ZENGİN Mİ OLUYOR
Siyaset yapanlar genelde sonradan zengin mi oluyorlar? Yapılan bir araştırmaya göre zengin olanlar hep aynı kişiler. Siyaset yapanlar hep aynı aileler, geri kalanlar maraba takımı yani vatandaş. Siyaset hizmet için mi yapılır yoksa zengin olmak için mi ?Herkes siyasete girerken hizmet edeceğiz diye söz verip nutuk atıyorlar ama hiç kimse ben zengin olacağım demiyor. Hakikaten şöyle bir bakın siyasette belli bir yerde olup ta zengin olmayan var mı? Tabi ki bazı istisnalar hariç
FAZLALIKLARI ATIN
Şaman’a sormuşlar;
Zehir nedir?
Demiş ki: İhtiyacımızdan fazla olan her şey zehirdir
Güç, tembellik, yiyecek, hırs, ihtiras, kendini beğenmişlik, kıskançlık, korku, öfke, nefret, hatta iyi niyet.
O halde zehir saçmamak için fazlalıklarınızı kaldırın.
Bize lazım olan biraz vicdan, biraz insanlık, bir tutam iyilik, bir miktar merhamet ve yeteri kadar akıl.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Veysel KARAYILAN
DEPREME HAZIRMIYIZ
Biz depreme ne kadar hazırız. Ne acıdır ki hiç bir zaman “deprem” yerel yönetimlerin gündemine girmedi. Hiç bir zaman anlamadılar, anlamak istemediler. Kentsel dönüş, rantsal dönüş olarak algılandı. Deprem olması doğal ama depremden önce tedbir alınmaması her depremden sonra, “Her türlü tedbir alınmıştır” mesajı verilmesi, ardından kısa süre içinde unutulması ve “eski tas, eski hamam” anlayışına hızla dönülmesi işte bu doğal değildir. Elazığ ve Malatya depremi bize gösterdi ki, deprem öldürmez, çürük bina öldürür. Yüzyıllar önce Mimar Sinan’ın sıradan imkanlarla yaptığı hanlar, camiler, köprüler, hamamlar, kervansaraylar sapasağlam ayakta dururken, modern “teknoloji” ile donatılmış mühendislerin inşa ettiği binalar neden çöküyor. Bunlar nasıl kontrol ediliyor..
DEPREM VE GÜVEN
Elazığ ve Malatya depreminde görülen o ki, Devletin artık Kızılay gibi kurumları elden geçirmesi gerekiyor. Çünkü vatandaş Kızılay'a güvenmiyor. İllerde ve ilçelerde Kızılay'a itibar etmiyor. Hatta yardımları kendisi bizzat yapıyor. Görüldüğü üzere vatandaş, Acun Ilıcalı, Haluk Levent, Afad, Akut, Umke'ye güveniyor Kızılay'a güvenmiyor. Halbuki, bizim milletimizi diğer bütün toplumlardan ayıran en büyük özelliğimiz merhametimizdir. Bunu bu gibi kurumlarla azalttırmayın.
MEMLEKETİN SORUNU
Memleketimin en büyük sorunu kıskançlık ve birbirini taklit.
Kıskançlık diz boyu herkeste ve her sektörde!
Sağlık, eğitim, sanayi, market, araba, hatta ev eşyası bile. Biri ne alırsa veya yaparsa diğeri de hemen onu. Sonuçta daha kötü eğitim, daha vasat sağlık daha kalitesiz satış ve kıskanç bir toplum. Yani elle tutulur iyi bir şey olmaz.
SİYASET YAPAN ZENGİN Mİ OLUYOR
Siyaset yapanlar genelde sonradan zengin mi oluyorlar? Yapılan bir araştırmaya göre zengin olanlar hep aynı kişiler. Siyaset yapanlar hep aynı aileler, geri kalanlar maraba takımı yani vatandaş. Siyaset hizmet için mi yapılır yoksa zengin olmak için mi ?Herkes siyasete girerken hizmet edeceğiz diye söz verip nutuk atıyorlar ama hiç kimse ben zengin olacağım demiyor. Hakikaten şöyle bir bakın siyasette belli bir yerde olup ta zengin olmayan var mı? Tabi ki bazı istisnalar hariç
FAZLALIKLARI ATIN
Şaman’a sormuşlar;
Zehir nedir?
Demiş ki: İhtiyacımızdan fazla olan her şey zehirdir
Güç, tembellik, yiyecek, hırs, ihtiras, kendini beğenmişlik, kıskançlık, korku, öfke, nefret, hatta iyi niyet.
O halde zehir saçmamak için fazlalıklarınızı kaldırın.
Bize lazım olan biraz vicdan, biraz insanlık, bir tutam iyilik, bir miktar merhamet ve yeteri kadar akıl.