Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

NE KALDI Kİ, KİME NE VERELİM!

Yazının Giriş Tarihi: 25.02.2021 11:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.12.2023 03:24

     -2003’ten 2007’ye Kadar-

 Elde avuçta ne varsa verdik.

          Telsimi İngiliz’e... Tüpraş’ın yüzde 51’ini Ofer ve Shell’e... Kuşadası Limanını İsrailli’ye...  İzmir Limanını Hong Kongluya... Araç muayene işini Alman’a… Başak Sigortayı Fransız’a... Ada bank’ı Kuveytliye... İETT Garajını Dubailiye... Avea’yı Lübnanlıya... Petkim’i Ermeni’ye… Aslan sütümüz rakıyı Amerikalıya... Tekel sigarasını Amerikalı BAT’a... Finans bank’ı Yunanlıya...

          Oyakbank’ı Hollandalıya... Denizbank’ı Belçikalıya... MNG bank’ı Lübnanlıya... Garanti’nin yarısını Amerikalıya... Tekfen’in yüzde yetmişini Yunanlıya... Türkiye Finans’ı Kuveytliye... TEB’i (Türkiye Ekonomi Bankasını) Fransız’a... C Bank’ı İsrailli’ye... Alternatif bank’ı Yunanlıya... Dış bank’ı Hollandalıya... Şeker bank’ı Kazakistanlıya... Yapı Kredinin yarısını İtalyan’a...

          Türkcell’in yarısını Finli ile Rus’a... Beymen’in yarısını Amerikalıya...

          Enerji san’ın yarısını Avusturyalıya... Eczacıbaşı İlaç’ı Çek’e...  İzocam’ı Fransız’a... Döktaş’ı Fransız’a... Erdemir’in yüzde yirmisini Fransız’a… Telecom’un yüzde 55’ini Ermeni’ye… TGRT’yi Kanadalıya... Sabah ve ATV’nin yüzde 25’i Katarlıya...

          Canımız sağ olsun! Var ki satıyoruz…

          Hem de zengin babanın batkıncı oğlu gibi…

XXX

          Sapanca tatlı su kaynakları Nestle’nin... Erikli Su’yun yüzde 60’ı Nestle’nin... Mahmudiye tatlı su kaynakları Coca Cola’nın... Bursa’nın en iyi tatlı su kaynağı Coca Cola’nın... Turkuaz suyunun üreticisi de Coca Cola... Hayat ve Şaşal markalı suların üreticisi Danone...

          Istrancalar’daki Sanete Su da -bugünden yarına- Coca Cola’nın oldu, olacak gibi...

          Yürek bir kez yanmaya görsün! Serinletmeye su gerek…  Sularımız bile eloğlunun mülkiyetinde…

          Evrensel su savaşları çıkınca, özellikle kurak aylarda varın siz tahmin edin halimizi! Suya duyulan açlığımızı…

XXX

          Tapu ve Kadastro Müdürlüğünün 15 Kasım 2007 tarihli resmi verilerine göre: 1953 yılından 2002’ye kadar yabancılara satılan taşınmaz mal miktarı 11 milyon 965 bin 181 metrekare. 5 yıllık AKP İktidarı döneminde satılan taşınmaz mal miktarı ise 24 milyon 79 bin 957 metrekare.

          Bu satılan topraklar “Şehit kanlarıyla sulanmış mı, sulanmamış mı” diye bir açıklama yok, maalesef!

XXX

            Çağdaş devlet, tabii ki attar / bakkal dükkânları açmaz… Ne yağcılık, ne tekstilcilik, ne halıcılık, ne porselencilik, ne giyim kuşam, ne tarımcılık, ne hayvancılık, ne mağazacılık vb türünden fabrikacılık ve sanayicilik yapmaz… Üretim patronluğuna soyunmaz… Onun görevi güvenlik ve asayiştir, sağlıktır, hastaneler ve sağlık ocaklarıdır,  veteriner klinikleri açmaktır…  İlkinden üniversitelerine eğitim ve öğretim kurumları açmaktır… Devletin resmi kurum ve kuruluşlarıdır; hükümet konaklarıdır, emniyet teşkilatlarıdır,  mahkemelerdir, vergi daireleridir… Yollar yapar, köprüler, metrolar, tüneller ile tren yolları, şehir içi gemi işletmeciliği ile havaalanları açar ve yurttaşların hizmetine sunar…  Ülke güvenliği için savunma ve saldırı silahları üretir… Yargı, Yasama ve Yürütme ile icraat makamı Bakanlıklardır… Deprem gibi afet ve pandemi günlerinde yasaklar getirir… Seçim yapar, hükümeti hangi siyasi partilerin yöneteceğini belirler… Ordu kurar, silahla donatır; emniyet ve jandarma birimleriyle asayişi sağlar… Kanuna karşı gelen ve suç işleyenleri hapishaneye atar… Devlet kurum ve kuruluşlarında ve de özel sektör bazında çalışanların asgari ücretlerini belirler… PTT ile ülke içi ve dışı iletişimi sağlar…

            Özcesi devlet ne fırıncılık yapar ne de iç çamaşırı üretir, ne de ayakkabı...

XXX

          Elde avuçta -işe yarayacak-pek bir şeyimiz kalmasa da...

          “Hazıra dağ dayanmaz” özdeyişi kulak ardı edilse de...

          Cennet mekân topraklarımız ‘parsel parsel’ eloğluna satılsa da...

          “Ne gam! Allah’ın keremine şükür!” deyip, ulusal, tarihsel, ekonomik, sosyal ve kültürel ne kadar değerimiz; malımız / mülkümüz, onur / kıvanç kaynağımız varsa, kemal-i afiyetle yedik-bitirdik, sattık / savurduk!

          Çok şükür! Bugünden yarına “el elde baş baştayız” demektir...

          Ve ne hikmetse -bizleri yönetenlerin ifadelerine göre- sattıkça ekonomimiz büyüdü, GSMH’mız kişi bazında on bin dolara yaklaştı; iç ve dış borcumuz 2002’ye kadar 207 milyar dolarken, 2007’de 420 milyar dolara yükseldi. “Allah Allah” nidaları ile “Siz sağ, biz selamet” deyip, ihya olduk! Dudak büzüp, gözlerimizi karartıp, sırtımızı dönüp görmezden gelinmenin, gibinin de gibisinde bulunduk…

 XXX

           Oysa taaa 1923 İzmir İktisat Kongresinde ve sonrasında ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK ne demişti:

            “Bir milletin doğrudan doğruya yaşantısıyla ilgili olan, o milletin ekonomik durumudur. Tarihin ve tecrübenin süzgecinden arta kalan bu hakikat, bizim milli yaşantımızda ve milli tarihimizde, tamamen kendisini göstermiştir. Gerçekten de Türk tarihi incelenecek olursa, gerileme ve yıkılma nedenlerinin ekonomik problemlerden başka bir şey olmadığı derhal anlaşılır.

             “Tam bağımsızlık için şu prensipler vardır: Milli Egemenlik, ekonomik Egemenlik ile pekiştirilmelidir. Siyasi ve askeri zaferler, ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa, kazanılan başarılar yaşayamaz, az zamanda söner.”

            “... Halkın ekonomik yaşantısını sağlama yeteneğinden yoksun olan bir devlet, bağımsız olabilir mi?

          Sahi, 85 yıl önce Atatürk bu sözleri kime, niye, niçin, neden ve ne maksatla söylemiş? Kim dinlemiş, kim anlamış, kim dikkate almış, kim tepki vermiş, kim pratiğe yansıtmış? Ya da kimler kulak arkasına atmış…

          Tek bildiğim, o kişilerin aramakla bulunmayacağı kesin!

          Teselli mi? İpin ucu ne kadar incelmiş olursa olsun, hâlâ bir ucu elimizde...

          Buna da şükür!

NOT 1: Bu köşe yazısı 2007 yılında iki değişik yerel gazetede yayınlanmıştır.

NOT 2: 2007’den 2020 yılları arasındaki -ulusal manada- sosyoekonomik kurum ve kuruluş değerlerimiz kimlere satılmıştır; bunu da siz meraklı okurlarım araştırıp bulunuz, isterim.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.