Halk arasında “ince hastalık” olarak bilinen verem hastalığı en yaygın ve bulaşıcı hastalıklardan biri olmaya devam ediyor.
Haber Giriş Tarihi: 12.01.2018 15:42
Haber Güncellenme Tarihi: 06.12.2023 22:01
Kaynak:
İHA
Özel Gaziantep Anka Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Belgin İkidağ, günümüzde tedavisi mümkün olmasına rağmen verem hastalığının hala dünya için büyük bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çekti. Verem mikrobunun kişinin bağışıklığının en zayıf anını kolladığını belirten Dr. İkidağ, “Tüberküloz (verem) hastalığı, bakteriyel ve solunum yoluyla bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır. Binlerce yıldır var olduğu bilinen bu hastalık genetik değildir. Hasta kişilerin öksürmesi, hapşırması, konuşması sırasında oluşan damlacıklar içinde havaya atılan mikrop, bu damlacıkların solunması ile vücuda alınır. Ancak mikrobu alan her kişide hemen hastalık gelişmeyebilir. Alınan mikrop vücutta uyur durumda kalabilir ve vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık oluşturur. Hastalık gelişme riskinin en yüksek olduğu dönem ise mikrobu aldıktan sonraki ilk iki yıldır” dedi.
Yorgunluk, ateş, iştahsızlık, gece terlemeleri, nefes darlığı, göğüs ağrısı, kilo kaybı, uzun süren kuru öksürük ya da balgamlı öksürük, öksürükle ağızdan kan gelmesi gibi belirtilerle kendisini gösteren verem hastalığının bulaşıcı olduğunu vurgulayan İkidağ, hastayla aynı ortamda bulunan aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşlarının hastalığın bulaşması açısından en riskli kişiler olduğuna vurgu yaptı.
Hastalığın kaşık, çatal, bardak gibi yemek gereçleri, giysiler, çarşaflar gibi eşyalarla bulaşmayacağını da dile getiren İkidağ,”Verem mikrobu güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabilir. Güneşten gelen ultraviyole ışınları mikrobu kısa sürede öldürür. Bu nedenle insanların kalabalık olarak yaşadığı, havalanması yetersiz, güneş girmeyen ortamlar bulaşma için en uygun ortamlardır” şeklinde konuştu.
Kişinin bağışıklığının en zayıf anını kollayarak ortaya çıkan, çok sinsi bir hastalık olan veremin ölümle sonuçlanabileceğini dile getiren Dr. İkidağ, bu nedenle tedavi için geç kalınmaması gerektiğini belirtti. Dr. İkidağ,”Hastalığı teşhis etmek için öncelikle belirtilere bakılır. Tüberküloz olabileceği düşünülen hastalarda tıbbi öyküden sonra fizik muayene, akciğer grafisi ve kan tahlilleri yapılması gereken tetkiklerdir. Hasta balgam çıkartabiliyorsa balgamda verem mikrobu araştırılır. Eğer hastalık tespit edilirse vakit kaybetmeden verem tedavisine başlanılmalıdır. Erken tedavi ile iyileşme daha çabuk olur" diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kapalı ortamlar vereme davetiye çıkarıyor
Halk arasında “ince hastalık” olarak bilinen verem hastalığı en yaygın ve bulaşıcı hastalıklardan biri olmaya devam ediyor.
Özel Gaziantep Anka Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Belgin İkidağ, günümüzde tedavisi mümkün olmasına rağmen verem hastalığının hala dünya için büyük bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çekti. Verem mikrobunun kişinin bağışıklığının en zayıf anını kolladığını belirten Dr. İkidağ, “Tüberküloz (verem) hastalığı, bakteriyel ve solunum yoluyla bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır. Binlerce yıldır var olduğu bilinen bu hastalık genetik değildir. Hasta kişilerin öksürmesi, hapşırması, konuşması sırasında oluşan damlacıklar içinde havaya atılan mikrop, bu damlacıkların solunması ile vücuda alınır. Ancak mikrobu alan her kişide hemen hastalık gelişmeyebilir. Alınan mikrop vücutta uyur durumda kalabilir ve vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık oluşturur. Hastalık gelişme riskinin en yüksek olduğu dönem ise mikrobu aldıktan sonraki ilk iki yıldır” dedi.
Yorgunluk, ateş, iştahsızlık, gece terlemeleri, nefes darlığı, göğüs ağrısı, kilo kaybı, uzun süren kuru öksürük ya da balgamlı öksürük, öksürükle ağızdan kan gelmesi gibi belirtilerle kendisini gösteren verem hastalığının bulaşıcı olduğunu vurgulayan İkidağ, hastayla aynı ortamda bulunan aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşlarının hastalığın bulaşması açısından en riskli kişiler olduğuna vurgu yaptı.
Hastalığın kaşık, çatal, bardak gibi yemek gereçleri, giysiler, çarşaflar gibi eşyalarla bulaşmayacağını da dile getiren İkidağ,”Verem mikrobu güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabilir. Güneşten gelen ultraviyole ışınları mikrobu kısa sürede öldürür. Bu nedenle insanların kalabalık olarak yaşadığı, havalanması yetersiz, güneş girmeyen ortamlar bulaşma için en uygun ortamlardır” şeklinde konuştu.
Kişinin bağışıklığının en zayıf anını kollayarak ortaya çıkan, çok sinsi bir hastalık olan veremin ölümle sonuçlanabileceğini dile getiren Dr. İkidağ, bu nedenle tedavi için geç kalınmaması gerektiğini belirtti. Dr. İkidağ,”Hastalığı teşhis etmek için öncelikle belirtilere bakılır. Tüberküloz olabileceği düşünülen hastalarda tıbbi öyküden sonra fizik muayene, akciğer grafisi ve kan tahlilleri yapılması gereken tetkiklerdir. Hasta balgam çıkartabiliyorsa balgamda verem mikrobu araştırılır. Eğer hastalık tespit edilirse vakit kaybetmeden verem tedavisine başlanılmalıdır. Erken tedavi ile iyileşme daha çabuk olur" diye konuştu.
Kaynak: İHA
En Çok Okunan Haberler