''Terk edilme'' duygusu insan kadar dilsiz dostlarımızı da ekliyor!
İnsanların merak duygusuyla herhangi bir hayvanı sahiplenmiş olmalarını anlayamıyorum, anlamakta istemiyorum. En acı olansa merak duygusu geçen bu insanların sahiplendiği hayvanı bir barınağa bırakma zahmetinde bunmayıp sokağa terk etmiş olmaları.
Bu hayvanların psikolojilerinde açtıkları yara bir yana dursun bir de üstüne sokaktan aldıkları yarayı tarif etmek yeterince can acıtan bir durum. Barınaklar bu acıyı yüklenerek yaşamaya çalışan hayvanlarla dolu. Güven duyguları zedelenmiş, hayata küsmüş durumda kıyıda köşede sessizce yatan hatta çoğu zaman yemek bile yemeyen hayvanlarla...
''İnsan'' olarak bu ve buna benzer manzaraları görmeye tahammül edemiyorum.
Onun için diyorum ki: var olmak, yaşamak sadece ''insan''a özgü bir kavram değil, evrende yaşamaya çalışan bütün canlıların hakkı. Ve hiçbir insan diğer o bütün canlıların canını yakma hakkına sahip değil.
''Sahiplenmek'' duygusu geçici bir heves olmayacak kadar güçlü bir duygu. Bu duyguyu hayvan dostlarımız adına devamında koruyamıyorsak onların bizden sonra ki yaşamlarını huzurlu bir şekilde yaşayabilmeleri için güvenli yuvalar bulmalıyız.
Bu hayvanları ıssız bir yola ya da sokak ortasına bırakmak hiçbir vicdan anlayışına sığmaz. Sığmamalı!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sosyolog Neslihan KARAYILAN
BÜTÜN CANLILAR ADINA BİRAZCIK ''VİCDAN''
''Terk edilme'' duygusu insan kadar dilsiz dostlarımızı da ekliyor!
İnsanların merak duygusuyla herhangi bir hayvanı sahiplenmiş olmalarını anlayamıyorum, anlamakta istemiyorum. En acı olansa merak duygusu geçen bu insanların sahiplendiği hayvanı bir barınağa bırakma zahmetinde bunmayıp sokağa terk etmiş olmaları.
Bu hayvanların psikolojilerinde açtıkları yara bir yana dursun bir de üstüne sokaktan aldıkları yarayı tarif etmek yeterince can acıtan bir durum. Barınaklar bu acıyı yüklenerek yaşamaya çalışan hayvanlarla dolu. Güven duyguları zedelenmiş, hayata küsmüş durumda kıyıda köşede sessizce yatan hatta çoğu zaman yemek bile yemeyen hayvanlarla...
''İnsan'' olarak bu ve buna benzer manzaraları görmeye tahammül edemiyorum.
Onun için diyorum ki: var olmak, yaşamak sadece ''insan''a özgü bir kavram değil, evrende yaşamaya çalışan bütün canlıların hakkı. Ve hiçbir insan diğer o bütün canlıların canını yakma hakkına sahip değil.
''Sahiplenmek'' duygusu geçici bir heves olmayacak kadar güçlü bir duygu. Bu duyguyu hayvan dostlarımız adına devamında koruyamıyorsak onların bizden sonra ki yaşamlarını huzurlu bir şekilde yaşayabilmeleri için güvenli yuvalar bulmalıyız.
Bu hayvanları ıssız bir yola ya da sokak ortasına bırakmak hiçbir vicdan anlayışına sığmaz. Sığmamalı!