Bizim kadar siyaseti seven uğraşan bir millet daha yoktur.
Bu yerelden genele böyledir. Bir yere baş olmak için olmaz dili döker, hatta aracılar bulmaya bile çalışırız. Bir yerlere geldikten sonrada toparlayıcı ve birleştirici dili bırakır bir yığın küskünler oluştururuz. Aslında her zaman ve özellikle siyasette kucaklayıcı dil kullanmak lazım. Ama biz başka dil kullanarak, kibirli bir tutum takınarak ayrıştırıcı ve yıkıcı oluruz. Koltuğa oturmadan evvelki bütünleştiren yapıcı, toparlayıcı özellikle kenetleyen sıfatı kaybederiz. Artık koltuğa gelen mi böyle oluyor koltuk adamımı değiştiriyor muamma.
DOĞRULARDAN NEDEN KORKARLAR
Bazı siyasetçiler doğruluktan, eleştirilerden neden çok korkarlar anlayabilmiş değilim. Ve neden sadece övülmeyi yalan ile yalakalığı sever.
Siyaset yapanlara sözüm; Memlekette iz bırakın bir çivi çakın ve ruhlara dokunun. Bulunduğunuz yeri bölüp parçalamayın.
Kendini birşey zanneden kibir abidesi siyasetçilerde geçmişte bir yerlere gelmişti ama şimdi esameleri bile okunmuyor.
Onlar şimdi siyasetçiler çöplüğünde.
Doğruları dile getirmek kişilere, makamlara düşman olmak demek değildir. Asıl sorunları söylememek, bir yerlere yaranmak için gerçekleri gizlemek, söylememek, yazmamak düşman olmaktır.
Ben para ile yazı yazmam. Her zaman derim göğsü mü gere gere kendimin ve yaptıklarımın arkasındayım
SİYASETÇİ FAKİR SÖZLER MAFİŞ
Bir bedevinin canı taze hurma yemek ister. Bir hayli yüksek olan hurma ağacına çıkar ve olgun hurmalardan doyuncaya kadar yer. Yere inmek istediği sırada kendisini yükseklik korkusu sarar. Yukarılarda kalma korkusuyla başlar dua etmeye: "Ya Rabbi! Eğer ayağım yere değerse senin için üç tane kurban keseceğim!" Derken sürtüne sürtüne aşağıya doğru inmeye başlar. Bir miktar aşağıya doğru inmiştir. Dua etmeye devam eder ancak kurban sayısı ikiye düşmüştür: "Ya Rabbi Ne olur bana lütfeyle, ayağım yere değsin, senin için iki kurban keseceğim." Dilde dua gözlerde yaş birkaç metre daha inmiştir. Aşağılarını ayan-beyan seçebilmektedir artık. Kurban sayısı ise bire düşmüştür. Son bir hamle ile yere atlar ve ayağı sıcak kumlara temas eder etmez ağzından şöyle bir cümle çıkar:
"Ya Rabbi! Arap fakir, kurban mafiş". Yani,
"Allah’ım! Bedevi fakir olduğu için kurban filan yoktur."
Maalesef, siyasetçilerimizin seçim öncesi ve seçim sonrası millete karşı tavırları, bedevinin yaradanı ile olan ilişkisinden farksızdır.
Rahata, güvene ve koltuğa erdiklerinde de dayandıkları gerçek güç olan halkı unutuvermek.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Veysel KARAYILAN
KOLTUK İNSANIN MAYASINI ORTAYA ÇIKARIR
Bizim kadar siyaseti seven uğraşan bir millet daha yoktur.
Bu yerelden genele böyledir. Bir yere baş olmak için olmaz dili döker, hatta aracılar bulmaya bile çalışırız. Bir yerlere geldikten sonrada toparlayıcı ve birleştirici dili bırakır bir yığın küskünler oluştururuz. Aslında her zaman ve özellikle siyasette kucaklayıcı dil kullanmak lazım. Ama biz başka dil kullanarak, kibirli bir tutum takınarak ayrıştırıcı ve yıkıcı oluruz. Koltuğa oturmadan evvelki bütünleştiren yapıcı, toparlayıcı özellikle kenetleyen sıfatı kaybederiz. Artık koltuğa gelen mi böyle oluyor koltuk adamımı değiştiriyor muamma.
DOĞRULARDAN NEDEN KORKARLAR
Bazı siyasetçiler doğruluktan, eleştirilerden neden çok korkarlar anlayabilmiş değilim. Ve neden sadece övülmeyi yalan ile yalakalığı sever.
Siyaset yapanlara sözüm; Memlekette iz bırakın bir çivi çakın ve ruhlara dokunun. Bulunduğunuz yeri bölüp parçalamayın.
Kendini birşey zanneden kibir abidesi siyasetçilerde geçmişte bir yerlere gelmişti ama şimdi esameleri bile okunmuyor.
Onlar şimdi siyasetçiler çöplüğünde.
Doğruları dile getirmek kişilere, makamlara düşman olmak demek değildir. Asıl sorunları söylememek, bir yerlere yaranmak için gerçekleri gizlemek, söylememek, yazmamak düşman olmaktır.
Ben para ile yazı yazmam. Her zaman derim göğsü mü gere gere kendimin ve yaptıklarımın arkasındayım
SİYASETÇİ FAKİR SÖZLER MAFİŞ
Bir bedevinin canı taze hurma yemek ister. Bir hayli yüksek olan hurma ağacına çıkar ve olgun hurmalardan doyuncaya kadar yer. Yere inmek istediği sırada kendisini yükseklik korkusu sarar. Yukarılarda kalma korkusuyla başlar dua etmeye: "Ya Rabbi! Eğer ayağım yere değerse senin için üç tane kurban keseceğim!" Derken sürtüne sürtüne aşağıya doğru inmeye başlar. Bir miktar aşağıya doğru inmiştir. Dua etmeye devam eder ancak kurban sayısı ikiye düşmüştür: "Ya Rabbi Ne olur bana lütfeyle, ayağım yere değsin, senin için iki kurban keseceğim." Dilde dua gözlerde yaş birkaç metre daha inmiştir. Aşağılarını ayan-beyan seçebilmektedir artık. Kurban sayısı ise bire düşmüştür. Son bir hamle ile yere atlar ve ayağı sıcak kumlara temas eder etmez ağzından şöyle bir cümle çıkar:
"Ya Rabbi! Arap fakir, kurban mafiş". Yani,
"Allah’ım! Bedevi fakir olduğu için kurban filan yoktur."
Maalesef, siyasetçilerimizin seçim öncesi ve seçim sonrası millete karşı tavırları, bedevinin yaradanı ile olan ilişkisinden farksızdır.
Rahata, güvene ve koltuğa erdiklerinde de dayandıkları gerçek güç olan halkı unutuvermek.