Bugünlerde hiçbir şey yazası, çizesi, yapası, düşünesi gelmiyor insanın! RABBİM Ülkeme ve Dünya coğrafyasındaki kardeşlerimize acı günler yaşatmasın. Cenab-ı Hak bu karda kışta, evi, barkı, yakacağı, yiyeceği, giyeceği, olmayanlara ve yüzlerce çocuğun açlıktan ve bombalardan hayatını kaybettiği bu insanlık dramında onların yardımcısı olsun.
İNSAN
Şeytan uyuyakaldı bir gün. Rüzgar sert esti. Üç tüy düştü şeytandan dünyaya...
Biri paraya yapıştı,
diğeri mevkiye,
öteki de ihtirasa.
O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı...
KOLAYIMIZA GELDİĞİ GİBİ
“Hayat işte” demek kolayımıza geldi çok zaman. Akışına bıraktık. Yanıldık bazen. Yalanlara inandırdık kendimizi. Gerçekler ağır geldi. Duymak istemedik. Vazgeçtik. Bazen de sımsıkı tutunduk. Tüm gerçeğe inat savaştık. Bazen gitmek istedik, gidemedik. Bazen kalmak istedik, duramadık. Kendimizi tutamadık. Hatalar yaptık. Hatalarımızdan ders aldık kimi zaman. Kimi zamanda sevdik hata yapmayı, yapmaktan yılmadık. Ama hep öğrendik. Yapmamız gerekenler oldu, yapmamamız gerekenler vardı. Bazen yapmayı seçtik, bazen kaçmayı sevdik.
NELER YAPIYORUZ
Bizler çocukluktan sıkılır, büyümek için acele eder, sonrada çocukluğumuzu özleriz.
Önce para kazanmak için sağlığımızı verir, sonra da kaybettiğimiz sağlığımıza kavuşabilmek için paramızı harcarız.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar, sonra ölür de hiç yaşamamış gibi oluruz.
Hayata hazırlanmaya ömrümüzü verir, fakat o hayatımızı yaşamaya fırsat bulamayız.
Yarınımızı o kadar düşünürüz ki, bugünü elimizden kaçırdığımızı hiç fark etmeyiz. Bunları bazen bile bilede yapmaya devam ederiz
SON
Öyle anlar vardır ki “son”a çok yakın olduğunuzu hissedersiniz. Varolan her şeyin bir başlangıcı olduğu gibi her başlangıcın da erya da geç bir sonu vardır. Önemli olan “son”a hazırlıklı girmek, kabullenmek ve “son”u yeni bir başlangıca dönüştürebilmektir. Tıpkı ömrünü dolduran ve kurumaya başlayan bir papatyanın doğaya binlerce yeni tohum vermesi gibi. Her sonun yeni bir başlangıcı vardır. Yeni bir başlangıç, ancak “son” gerçeğinin kabul edilmesiyle mümkündür.
HAYAT
Hayat dediğimiz, doğumdan ölüme zorunlu ve zorlu bir yolculuk ve insanlar, hatalarla büyüyor. Yanlış yapmadan doğru olanı anlamanın ayrımına nasıl varırızki? “Şimdiki aklım olsa yapmazdım, bir on yıl geriye gidebilsem bambaşka olurdu her şey!” diye bize düşündürten şey, aslında hatalarımızdan aldığımız derslerin bize sağladığı olgunluklardır… On yıl öncesine dönebilsek, bu sefer ileride bize aynı sözleri söyletecek başka durumlar söz konusu olacak ki; bu, kaçınılmaz. Çünkü insanız. Bu, bizim doğamızda var. En güzeli, elimizde olanı nasıl daha iyi bir hale getirebiliriz’in mücadelesini verebilmek ama biz aynı şeyleri hep tekrar etmiyormuyuz. En güzel günlerin sizin olması dileğiyle
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Veysel KARAYILAN
ORTAYA KARIŞIK YAZILAR
Bugünlerde hiçbir şey yazası, çizesi, yapası, düşünesi gelmiyor insanın! RABBİM Ülkeme ve Dünya coğrafyasındaki kardeşlerimize acı günler yaşatmasın. Cenab-ı Hak bu karda kışta, evi, barkı, yakacağı, yiyeceği, giyeceği, olmayanlara ve yüzlerce çocuğun açlıktan ve bombalardan hayatını kaybettiği bu insanlık dramında onların yardımcısı olsun.
İNSAN
Şeytan uyuyakaldı bir gün. Rüzgar sert esti. Üç tüy düştü şeytandan dünyaya...
Biri paraya yapıştı,
diğeri mevkiye,
öteki de ihtirasa.
O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı...
KOLAYIMIZA GELDİĞİ GİBİ
“Hayat işte” demek kolayımıza geldi çok zaman. Akışına bıraktık. Yanıldık bazen. Yalanlara inandırdık kendimizi. Gerçekler ağır geldi. Duymak istemedik. Vazgeçtik. Bazen de sımsıkı tutunduk. Tüm gerçeğe inat savaştık. Bazen gitmek istedik, gidemedik. Bazen kalmak istedik, duramadık. Kendimizi tutamadık. Hatalar yaptık. Hatalarımızdan ders aldık kimi zaman. Kimi zamanda sevdik hata yapmayı, yapmaktan yılmadık. Ama hep öğrendik. Yapmamız gerekenler oldu, yapmamamız gerekenler vardı. Bazen yapmayı seçtik, bazen kaçmayı sevdik.
NELER YAPIYORUZ
Bizler çocukluktan sıkılır, büyümek için acele eder, sonrada çocukluğumuzu özleriz.
Önce para kazanmak için sağlığımızı verir, sonra da kaybettiğimiz sağlığımıza kavuşabilmek için paramızı harcarız.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar, sonra ölür de hiç yaşamamış gibi oluruz.
Hayata hazırlanmaya ömrümüzü verir, fakat o hayatımızı yaşamaya fırsat bulamayız.
Yarınımızı o kadar düşünürüz ki, bugünü elimizden kaçırdığımızı hiç fark etmeyiz. Bunları bazen bile bilede yapmaya devam ederiz
SON
Öyle anlar vardır ki “son”a çok yakın olduğunuzu hissedersiniz. Varolan her şeyin bir başlangıcı olduğu gibi her başlangıcın da erya da geç bir sonu vardır. Önemli olan “son”a hazırlıklı girmek, kabullenmek ve “son”u yeni bir başlangıca dönüştürebilmektir. Tıpkı ömrünü dolduran ve kurumaya başlayan bir papatyanın doğaya binlerce yeni tohum vermesi gibi. Her sonun yeni bir başlangıcı vardır. Yeni bir başlangıç, ancak “son” gerçeğinin kabul edilmesiyle mümkündür.
HAYAT
Hayat dediğimiz, doğumdan ölüme zorunlu ve zorlu bir yolculuk ve insanlar, hatalarla büyüyor. Yanlış yapmadan doğru olanı anlamanın ayrımına nasıl varırızki? “Şimdiki aklım olsa yapmazdım, bir on yıl geriye gidebilsem bambaşka olurdu her şey!” diye bize düşündürten şey, aslında hatalarımızdan aldığımız derslerin bize sağladığı olgunluklardır… On yıl öncesine dönebilsek, bu sefer ileride bize aynı sözleri söyletecek başka durumlar söz konusu olacak ki; bu, kaçınılmaz. Çünkü insanız. Bu, bizim doğamızda var. En güzeli, elimizde olanı nasıl daha iyi bir hale getirebiliriz’in mücadelesini verebilmek ama biz aynı şeyleri hep tekrar etmiyormuyuz. En güzel günlerin sizin olması dileğiyle