Memleketin siyaset ve adı ticaret olan profiline bakınca, ayrımcılık, çözümsüzlük, söylemsel gösteriş ve koltuk sevdası görünür.
Belediye başkanı zengin olursa il ilçe başkanıda zengin olmalı diye düşünülür…
Belediyeler, odalar, iş adamları adam ayırtır. Herkesin kendine göre adamı var. Böyle ayrımcılık olunca da bizim her günümüz uğraşmaktan, didişmekten, siyaset, yolsuzluk, spükülasyon ve bilimum üçkağıtları dinlemekle geçiyor. Esas olan herkese hakkaniyetle yaklaşmaktır ama şimdiye kadar gördüklerimiz, yaşadıklarımız siyasette hiçbir kesimin birbirinden farkının olmadığını, gücü ele geçirenin tüm vaadlerini unuttuğunu gösterdi.
Ve siyaset milletin gözünde, yalan, dolan, aldatma, adam kayırma aracı olarak görülmeye başlandı. Tıkanan siyasette millet umut arıyor. Siyasette üç duygu oya dönüşür; umut, korku ve öfke. Ve şu anda millette bunlar var. Bakalım hangi duygu umudun işaret fişeği olarak seçimlere yansıyacak.
Memleketin yeni dinamiklere ihtiyacı var. İndra gandi ve siyaset memleket meselesi olmaktan çıkmalı. Vatandaş deprem gördü, savaş gördü, darbe gördü, kriz gördü salgın gördü. Artık vatandaşında ne halde olduğu hangi yolda yürüdüğü görülmeli. Vatandaşın asıl meselesinin boğaz kavgası geçim sıkıntısı bankalardaki borçları, faturalar ve işsizlik olduğu
Eskiden siyasette en temel kriter güven ve başarı idi. Şimdilerde siyaset menfaat kriteri üzerine şekillenmeye başladı. Öyle olunca düşünce fikir, gerekçe ve mantık önemini kaybetti. Bunun nedeni siyasetçiler oy için olmadık vaadler, türlü hile ve ayak oyunlarıyla siyasette itibar ve güven bırakmadılar. Şimdi siyaset denince akla yalan, hile ve aldatma geliyor. Hergün biraz daha siyasetçiye olan güven ve toplumun siyasete dair umudu bitiyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Veysel KARAYILAN
SİYASET VE VATANDAŞ
Memleketin siyaset ve adı ticaret olan profiline bakınca, ayrımcılık, çözümsüzlük, söylemsel gösteriş ve koltuk sevdası görünür.
Belediye başkanı zengin olursa il ilçe başkanıda zengin olmalı diye düşünülür…
Belediyeler, odalar, iş adamları adam ayırtır. Herkesin kendine göre adamı var. Böyle ayrımcılık olunca da bizim her günümüz uğraşmaktan, didişmekten, siyaset, yolsuzluk, spükülasyon ve bilimum üçkağıtları dinlemekle geçiyor. Esas olan herkese hakkaniyetle yaklaşmaktır ama şimdiye kadar gördüklerimiz, yaşadıklarımız siyasette hiçbir kesimin birbirinden farkının olmadığını, gücü ele geçirenin tüm vaadlerini unuttuğunu gösterdi.
Ve siyaset milletin gözünde, yalan, dolan, aldatma, adam kayırma aracı olarak görülmeye başlandı. Tıkanan siyasette millet umut arıyor. Siyasette üç duygu oya dönüşür; umut, korku ve öfke. Ve şu anda millette bunlar var. Bakalım hangi duygu umudun işaret fişeği olarak seçimlere yansıyacak.
Memleketin yeni dinamiklere ihtiyacı var. İndra gandi ve siyaset memleket meselesi olmaktan çıkmalı. Vatandaş deprem gördü, savaş gördü, darbe gördü, kriz gördü salgın gördü. Artık vatandaşında ne halde olduğu hangi yolda yürüdüğü görülmeli. Vatandaşın asıl meselesinin boğaz kavgası geçim sıkıntısı bankalardaki borçları, faturalar ve işsizlik olduğu
Eskiden siyasette en temel kriter güven ve başarı idi. Şimdilerde siyaset menfaat kriteri üzerine şekillenmeye başladı. Öyle olunca düşünce fikir, gerekçe ve mantık önemini kaybetti. Bunun nedeni siyasetçiler oy için olmadık vaadler, türlü hile ve ayak oyunlarıyla siyasette itibar ve güven bırakmadılar. Şimdi siyaset denince akla yalan, hile ve aldatma geliyor. Hergün biraz daha siyasetçiye olan güven ve toplumun siyasete dair umudu bitiyor.