Biz depreme ne kadar hazırız. Ne acıdır ki hiç bir zaman “deprem” yerel yönetimlerin gündemine girmedi. Deprem olması doğal ama depremden önce tedbir alınmaması her depremden sonra, “Her türlü tedbir alınmıştır” mesajı verilmesi, ardından kısa süre içinde unutulması ve “eski tas, eski hamam” anlayışına hızla dönülmesi işte bu doğal değildir. Her yerde ufaklı irili deprem haberlerini duyuyor ve yaşıyoruz. Bu memlekette çok kaçak inşaat var.. Kaçak yapıya izin verilmemeli. Şunun oğlu, bunun yakını, şu partili demeden yapılan ruhsatsız yerler kontrol edilmeli ve gereği yapılmalı.
Evler, ahırlar, bağlar velhasılı çoğu yer kaçak inşaat dolu.
Çünkü, bu suçtan dolayı kimse 1 gün bile cezaevine girmiyor. Depremler bize gösterdi ki, deprem öldürmez, çürük bina öldürür. Yüzyıllar önce Mimar Sinan'ın sıradan imkanlarla yaptığı hanlar, camiler, köprüler, hamamlar, kervansaraylar sapasağlam ayakta dururken, modern “teknoloji” ile donatılmış mühendislerin inşa ettiği binalar neden çöküyor.Bunlar nasıl kontrol ediliyor.
Bizim ülkede kural değişmez herşey iş işten geçtikten sonra gündeme gelir ve sonrada unutulur. Deprem olunca evlerin sağlamlığı, Yangın olunca uçaklar, itfaiyeler hatırlanır. Hiç bir olaydan ders çıkarıp ileriye dönük bir önlem alınmaz hep ayni tablo.
Hiçbir pişmanlık, iş işten geçtikten sonra duyulan pişmanlık kadar acı değildir. Depremlerde hayatını kaybedenleri saygıyla ve rahmetle anıyoruz. Rabbim böyle acıları bir daha yaşatmasın
MEMLEKET YANARKEN
Memleket yanıyor, içimiz yanıyor diğer tarafta memlekete bir ağaç kadar faydası olmayan sosyal medyacıların verdiği zararın haddi hesabı yokken işkembeden atıp tutan siyasilerin konuşmaları acıtıyor.
Bu memlekette gerçek şu ki siyaset holiganizmi yüzünden bu haldeyiz. Para vatandaşın, emek vatandaşın yiyen içen hep politikacılar. Memleket hizmet görmez alkışlayan biz, birbiri ile kötü olan biz. Memleket öyle bir hale büründü ki her şeyimiz gösteriş riya, abartı ve faydasız!
Sahipsiz ve şansız memleketimde artık neyin ne olduğu bilinmeli ve vatandaş kendi göbeğini kendi kesmeli...Ne diyor şair;
Kiminle Mart ayı çıkılmış dama
Kimler cümbüş ile gitmiş hamama
Kimler karıştırmış sapı samana
Kalkan şu toz, duman, çöksün görelim!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Veysel KARAYILAN
YEREL YÖNETİMLER OLASI BİR DEPREME HAZIRMI
Biz depreme ne kadar hazırız. Ne acıdır ki hiç bir zaman “deprem” yerel yönetimlerin gündemine girmedi. Deprem olması doğal ama depremden önce tedbir alınmaması her depremden sonra, “Her türlü tedbir alınmıştır” mesajı verilmesi, ardından kısa süre içinde unutulması ve “eski tas, eski hamam” anlayışına hızla dönülmesi işte bu doğal değildir. Her yerde ufaklı irili deprem haberlerini duyuyor ve yaşıyoruz. Bu memlekette çok kaçak inşaat var.. Kaçak yapıya izin verilmemeli. Şunun oğlu, bunun yakını, şu partili demeden yapılan ruhsatsız yerler kontrol edilmeli ve gereği yapılmalı.
Evler, ahırlar, bağlar velhasılı çoğu yer kaçak inşaat dolu.
Çünkü, bu suçtan dolayı kimse 1 gün bile cezaevine girmiyor. Depremler bize gösterdi ki, deprem öldürmez, çürük bina öldürür. Yüzyıllar önce Mimar Sinan'ın sıradan imkanlarla yaptığı hanlar, camiler, köprüler, hamamlar, kervansaraylar sapasağlam ayakta dururken, modern “teknoloji” ile donatılmış mühendislerin inşa ettiği binalar neden çöküyor.Bunlar nasıl kontrol ediliyor.
Bizim ülkede kural değişmez herşey iş işten geçtikten sonra gündeme gelir ve sonrada unutulur. Deprem olunca evlerin sağlamlığı, Yangın olunca uçaklar, itfaiyeler hatırlanır. Hiç bir olaydan ders çıkarıp ileriye dönük bir önlem alınmaz hep ayni tablo.
Hiçbir pişmanlık, iş işten geçtikten sonra duyulan pişmanlık kadar acı değildir. Depremlerde hayatını kaybedenleri saygıyla ve rahmetle anıyoruz. Rabbim böyle acıları bir daha yaşatmasın
MEMLEKET YANARKEN
Memleket yanıyor, içimiz yanıyor diğer tarafta memlekete bir ağaç kadar faydası olmayan sosyal medyacıların verdiği zararın haddi hesabı yokken işkembeden atıp tutan siyasilerin konuşmaları acıtıyor.
Bu memlekette gerçek şu ki siyaset holiganizmi yüzünden bu haldeyiz. Para vatandaşın, emek vatandaşın yiyen içen hep politikacılar. Memleket hizmet görmez alkışlayan biz, birbiri ile kötü olan biz. Memleket öyle bir hale büründü ki her şeyimiz gösteriş riya, abartı ve faydasız!
Sahipsiz ve şansız memleketimde artık neyin ne olduğu bilinmeli ve vatandaş kendi göbeğini kendi kesmeli...Ne diyor şair;
Kiminle Mart ayı çıkılmış dama
Kimler cümbüş ile gitmiş hamama
Kimler karıştırmış sapı samana
Kalkan şu toz, duman, çöksün görelim!